Misk Kokulu Güller Yetiştirelim
Değerli okuyucularım. Güller uygun bahçelerde yetişir. Ehil bahçıvanlar elinde gelişir ve güzelleşir. Kendi hâline bırakılan güller bakımsız ve cılız olur. Yabani otlar içinde solar ve yok olur. Bahçıvanlar, alın teri dökerek en nadide rengârenk misk kokulu güllerini yetiştirme gayretindedir. Yediveren gibi has güller yetiştirmek için seferber olmaya var mıyız?
İşte çocuklarımızda bağrımızda açan nadide güllerdir. Öğretmenler ve anne babalar en güzel şekilde yetiştirmek için uğraşırlar. Bu narin ve nadide güllerimizi yetiştirmek herkesin kârı değildir. “Zübde-i âlem” âlemin özü, yaratılmışların göz bebeği olan insanın yetişmesinde eğitimciler olarak bizlere çok önemli görevler düşmektedir.
Rabb’in nefesi ile değer biçilemeyen, “eşref-il mahlûkat/yaratılmışların en şereflisi” olan “ahsen-i takvim” ile en güzel şekilde yaratılan bu mükemmel varlık, gerçek anlamda kâmil bir insan olduğunda meleklerden de üstün olabiliyor. Bazıları da “blhüm edal” olup hayvandan daha aşağı duruma düşebiliyor.
Allahu Teâlâ mübarek Kur'an'da; “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?” ilâhî hükmü gereğince insanın sorumlu olup, yapması gereken görevlerinin olduğu gözler önüne seriliyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “insanın İslâm fıtratı ile doğduğunu ancak sonradan çevresinin durumuna göre inancının şekillendiğini” buyurarak anne babanın sorumluluğuna işaret ediyor.
Bizler “üsve-i hasene” en güzel örnek olan Peygamberimiz (s.a.v.)’i örnek almalıyız. Başka yapay örnekler O’nun yerini asla tutamaz. Türk-İslâm tarihinde örnek alınacak o kadar çok şahsiyetler var ki saymakla bitiremeyiz. Millî ve manevî yönden yetiştirilemeyen gençlerin örnekleri kötü örnek olan sanatçı adı altında değerlerimizi aşağılayan insanlardır.
Bunu üzülerek belirtmekte yarar var. Bu örneklerin birçoğunun da yabancılar olduğunu görüyoruz. Mutlu ve kutlu yolda nesillerin en güzel şekilde yetişmesi için anne babaların yanında öğretmenlere de çok iş düşmektedir.
Şanlı medeniyetleri örnek alacak, asırları aydınlatacak nesiller, ilim ve irfan meşalesi ile gönülleri aydınlatacaktır. Şayet bunlar yapılmazsa; insan benliğindeki nefis bir volkan gibi patlayarak kendisine, ailesine ve çevresine büyük zararlar verebilir. Bir de buna en büyük düşman olan şeytan eklenirse varın artık siz düşünün.
Boş ve gereksiz işlerle meşgul olan gençliği eğitmenin yolu gül yürekli bahçıvanların sayılarının artmasına bağlıdır. Günümüz gençliğinin zevk için neler yaptığını görüyoruz. Ruhları kavuran çöllerde; huzur ve mutluluğu yakalamak için, seraplar peşinde geçirilen bir hayata çok yazık olmaz mı? Üstad Necip Fazıl: “Gool, diye bağıranların, oool, diye bağırması hâlinde neler olmazdı!” sözünü unutmamalıyız.
Sanat kılıfı altında yapılan işlerde, gençler biyolojik ve psikolojik problemlerle karşı karşıya kalmaktadır. Tv, internet, dergi, gazete, spor, müzik, tiyatro, sinema ve edebiyatta edep ve hayâ göz ardı edilince felaketlere zemin hazırlanmaktadır. Bunlardan da en çok gençlik etkileniyor. Gençleri korumak için alınacak tedbirlere karşı belli çevreler hemen ayaklanıyor, özgürlüğümüz sınırlanıyor naraları ile ortalığı birbirine katıyorlar. Saf zihinleri bulandırmaya çalışıyorlar.
Aklı kötü emelleri uğruna kullanarak, ruhları uyuşturarak gençliği yok etmek, aile kurumunu yıkmak isteyenler her zaman olacaktır. Onlar kendilerine verilen görevleri yapmaktadır. Gençliğimizi, değerlerimizi ve aile kurumunu korumak için bizler ne yapıyoruz? Bu ve benzer soruları devamlı sorarak cevaplarını bulmak zorundayız.
Nesillerimizin tarlası olan okullarımızda öğretimden daha çok eğitime ihtiyaç olduğu gün gibi aşikârdır. Bu da biz eğitimcilere büyük görevler yüklemektedir. Bizlere emanet edilen bu pırıl pırıl gençleri kötü emelleri kişi ve kurumlara yem etmekten kurtarmalı, en güzel aşılarla yetiştirip, misk kokularını çevreye sunmalarına yardımcı olmalıyız.
Çorak kalmış gönülleri faydalı işlerle doldurarak geleceğimizi kurtarmalıyız. Her yerin “Gülistan” olması için uygun iklim ortamında biz bahçıvanlara gül yetiştirmek için verilen imkânları kullanmazsak, bunun hesabını çok zor veririz. Misk kokulu gül yetiştiren gül yürekli bahçıvanlara selam olsun…
Ali ÖZKANLI
YazarBoşa gider onca emek,Haramdır yoruldum demek;Hak yolunda tökezlemek Ve yıkılıp düşmek yasak!Zorluğa göğüs germeli,Zalimlere ders vermeli,Başın göklere ermeli,Lâkin haddi aşmak yasak!Kapılarak kin...
Şair: Bestami YAZGAN
Takvâlı gönüller en büyük eserAşk dolu yüreğe seherler eser Rabbi tanımayan ümidi keserHaktan gafil olan kendine küserTakvâlı yüreğin dik olur başıGünaha girenin zehrolur aşı Gözün karasında...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Bilmek; düşünce dünyasından en iyi bir şekilde beslenmektir. İnsan bildiğini yaşamaktan zevk alır. Sevdikleriyle bilgilerini paylaşma ihtiyacı hisseder. Bu yüzden sevip saydığı, kendine yakın hissetti...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Ben Yozgatlı Hasan... Bir minik kuzu...Girince böğrüne bir ince sızı,Anam, al kınayı yaktı başıma,Şehadet suyunu döktü başıma.Bir beyaz buluta bindirdi beni,Çanakkale için indirdi beni.Geride bin parç...
Şair: Yusuf DURSUN