Yıldırım Bâyezîd’in Kerametli Kızı Hundi Hatun
Hundi Hatun, Yıldırım Bâyezîd’in kızıdır. Ne zaman doğduğu ve geçmiş hayatı hakkında bilgi mevcut değildir. 1396 yılında gerçekleşen Niğbolu Zaferi’nden önce devrin manevî şahsiyetlerinden Emir Sultan ile evlenmiştir. Menkıbeye göre Hundi Hatun, Emir Sultan ile evleneceğini rüyasında görmüş: Rüyasında Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ona net bir şekilde “Oğlum Muhammed Buharî ile evlen, sakın beni kırma ve sözümü dinle!” diye seslenmişler. Hundi Hatun da “Emredersiniz!” demiş.
Ertesi gece Peygamber Efendimiz, rüyasını tekrar şereflendirmiş ve “Eğer ahirette benden şefaat etmemi istiyorsan, Muhammed Buharî ile evlen!” buyurmuşlar. Rüyada gelen emir ve takdir üzerine Hundi Hatun durumu, bir hizmetçi vasıtasıyla esas ismi Muhammed Buharî olan Emir Sultan’a iletir. Ondan aldığı cevap da bir o kadar şaşırtıcıdır: “Bizim de malumumuzdur. Nikâhımız, Allahu Teâlâ tarafından kıyıldı. Dinimiz üzere burada da kıyılması gerekir. Durumu Hundi Hatun’a da iletin.” Ardından Emir Sultan, dünürler gönderip Hundi Hatun’u resmen istetir.
Hundi Hatun, Emir Sultan ile evlenme arzusunu, Rumeli’de seferde olan babasına bildirir. Yıldırım Bâyezîd, çok kızar. Hatta bir ara Edirne’de iken, kızının, kendisinden izin alınmadan, bilhassa eşi Devlet Hatun’un verdiği izin, büyük âlim Molla Fenarî’nin yardımı ve kıydığı nikâhla 1391’de evlendirildiğini duyar ve çok hiddetlenir. Zira kızını, Süleyman Paşa ile evlendirmeye niyetlidir.
Dahası, Emir Buharî ile kızını cezalandırmak maksadıyla Süleyman Paşa’yı, emrindeki kırk kişilik kuvvetle Bursa’ya gönderir. Lakin bu kişiler, Emir Sultan’ın gösterdiği keramet sonunda, Yasin Suresi 29. ayeti okumasıyla kadit kesilirler, yani kuruyup iskelete dönüşürler (Bursa’nın Yıldırım semtindeki Kaditler Mezarlığı’nın adının bu olaydan geldiği rivayet edilir.).
Emir Buharî’nin bu kerameti, Yıldırım Bâyezîd’e bildirilir. Araya hatırını kıramayacağı, zamanın kutuplarından Molla Fenarî gibi zatların da girip uyarması ve onun Peygamberimiz’in soyundan gelen mübarek bir kişi olduğunu öğrenmesi üzerine Yıldırım Bâyezîd, cezadan vazgeçer ve kızını gönül rızasıyla Emir Buharî’ye verir.
Yıldırım Bâyezîd’in Emir Sultan’la tanışması ve ona kızını vermeye tam olarak ikna olması, şu sırlı olay neticesinde gerçekleşir: Sultan Bâyezîd, Niğbolu Savaşı’nda kolundan yaralanır. Genç bir hekim yarasını sarar. Bâyezîd sabah sargıyı çözdüğünde hayretten donakalır. Çünkü yaradan eser kalmamıştır.
Padişahın, ilginç bir şey dikkatini çeker; sargıda kullanılan bezin bir parçası hanımının, nişanlıyken kendisine verdiği mendilin yarısıdır. Niğbolu Zaferi dönüşünde kendisini karşılayan halk arasında Padişah’ın dikkatini, yine aynı genç çeker. Çünkü elini sardığı mendilin diğer yarısının onun cebinde olduğunu görür.
Sultan Bâyezîd; “O el çabukluğu ne idi?” diye sorar. Emir Sultan da; “Allah’ın kuvvet ve yardımı, o biat edenlerin vefa ve sadakatlerinin üzerindedir.” diyerek, Fetih Suresi’ndeki 10. ayeti okur. Bâyezîd; “Ya o mendilin yarısı ne oldu?” diye sorunca da Emir Sultan; “Babacığım, o mendilin yarısı cebimdedir. Bendeniz damadınız, Muhammed Şemseddin!” şeklinde karşılık verir. Bunun üzerine Yıldırım Bâyezîd atından inerek onunla kucaklaşır ve ikisi de ağlarlar. Bâyezîd Han Emir Sultan’a kızını vermekle kalmaz, ona gönülden bağlanır.
Bu evlilikten, Emir Ali ile iki kız dünyaya gelmiştir. Ancak, çocukların hepsi de Hundi Hatun’dan önce dünyadan ayrılmıştır. Hundi Hatun’un ne zaman vefat ettiğine dair kesin kayıt yoktur. Fakat kocasının Bursa’daki Emir Sultan Türbesi’ne defnedildiğine göre, eşinden -1429’dan- sonra vefat etmiş olma ihtimali kuvvetlidir. Aile fertlerinin tamamı aynı türbede yatmaktadır. Hundi Hatun’un, Bursa’da medreseler yaptırdığı, bunlardan birini de Ulu Cami’nin avlusuna inşa ettirdiği nakledilmektedir.
Bengisu HAYAT
YazarYutkunma sırasında biraz boğazımız ağrımaya başlasa ve burnumuz aksa “Aman grip oldum!” diye etrafımıza adeta alarm veririz. Peki, her seferinde gerçekten de salgınlara neden olup yüzlerce insanın kay...
Yazar: Nesibe AYDIN
Saliha Sultan, Sultan Abdülaziz’in ilk kızıdır. Başkadın Dürrinev Kadın’dan, Beşiktaş Sarayı’nda 11 Temmuz 1862 tarihinde, bir Pazar gecesi saat 03.30’da doğmuştur. Sultan Abdülaziz, ilk kerimesi olma...
Yazar: Bengisu HAYAT
Canlı anlamına gelen hayvan, üç canlı türünden (insan, hayvan, bitkiler) biridir. Hayvanların, Dünya üzerinde bölgeye ve iklime göre on binlerce türü mevcuttur. Her işi bir hikmete binaen olan Allah’ı...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Moğol İmparatorluğu’nun kurucusu Cengiz Han’ın torunu Hülagu, 1258 tarihinde Bağdat’a girerek Abbasi Halifesi Mutasım’ı keçeye sarıp Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür. Şehirde katlia...
Yazar: Sema KORKMAZ