Yaz Tatilinde
Yasin ile Burak, yaz tatillerinde güneşin batışına kadar süren top oyunları ve gecenin geç saatlerine kadar devam eden koşuşturmacalarla tanınırdı. Ancak bu yaz, onlar için oldukça farklı bir başlangıç yapacaktı. Mahallelerindeki camide düzenlenen Kur'an kursuna katılmaya karar vermişlerdi. Camideki hocaları, sadece Kur'an öğretmekle kalmayıp aynı zamanda İslam tarihi hakkında ilginç anekdotlarla dersleri renklendiriyordu.
Bir gün, cami hocası Yasin ve Burak'a ve diğer çocuklara bir teklifte bulundu. Türkiye'ye yeni gelmiş Filistinli çocuklara ev sahipliği yapmalarını istedi. Hoca, bu çocukların İsrail'in baskısından kaçarak buraya sığındıklarını ve yardıma ihtiyaçları olduğunu anlattı.
Yasin ve Burak, bu fikre hemen sıcak baktılar; hem yeni arkadaşlar edinme fırsatı bulacaklar hem de onlara yardım edebileceklerdi. Birkaç gün sonra, caminin bahçesine gelen minibüsün içinden onlarca Filistinli çocuk indi. Her birinin yüzünde hem bir merak hem de hafif bir çekingenlik vardı.
Mahalle çocukları sıraya girerek Filistinli misafirlerini karşıladı. Yasin, hocalarının öğrettiği Arapça selamlaşma cümlesi "ehlen ve sehlen" ile ilk selamı verdi. Bu sıcak karşılama, her iki tarafın da yüzünde tebessümler oluşturdu. Öğle namazını birlikte kıldıktan sonra, Yasin ve Burak, yeni arkadaşları Ömer ve Muhammed Ali'yi evlerine götürmeye başladı.
Yasin'in evine giden Ömer, yeni bir ortamda olmanın heyecanı içindeydi. Yasin’in annesi, onlara özel olarak hazırladığı yemekleri sunarken, Ömer ailesini özlediğini ama burada da kendini güvende hissettiğini anlattı. Burak'ın evinde ise Muhammed Ali, Burak'ın ailesiyle hızlıca kaynaştı.
Onların güler yüzü ve samimiyeti, Muhammed Ali'nin yüzünde hafif bir gülümseme yaratmıştı. Akşam yemeği sırasında, Muhammed Ali, Filistin'de yaşadığı zorluklardan ve oradan kaçış hikâyesinden bahsetti. Bu hikâyeler, Burak’ın ailesinin gözlerini doldurdu ve onların da yardım etme arzusunu daha da artırdı.
Yaz tatili boyunca Yasin ve Burak, Ömer ve Muhammed Ali'yle derin bir dostluk kurdu. Birlikte oyunlar oynadılar, mahalledeki diğer çocuklarla futbol maçları düzenlediler ve birlikte Kur'an derslerine devam ettiler. İki kültür arasındaki bu karşılıklı öğrenme ve paylaşım, her iki taraf için de unutulmaz bir deneyim oldu.
Yasin ve Burak, Ömer ve Muhammed Ali ile son günlerini dolu dolu geçirdiler. Birlikte fotoğraflar çektiler, hatıra eşyaları verdiler ve gelecekte de iletişimde kalmak için adres ve telefon numaralarını değiştiler. Her iki taraf da bu ayrılığın geçici olduğuna ve bir gün tekrar bir araya geleceklerine dair umutlarını koruyordu.
Ayrılık günü geldiğinde, cami cemaati ve mahalle sakinleri, Filistinli çocukları uğurlamak için cami bahçesinde toplandı. Gözyaşları ve kucaklaşmalarla dolu bir veda töreni yapıldı. Çocuklar, Türkiye'de bulundukları süre boyunca öğrendikleri birkaç Türkçe kelime ve cümleyle teşekkürlerini ifade ettiler.
Yasin ve Burak, arkadaşlarının minibüse binerken el salladılar ve onların güvenle ailelerine kavuşmaları için dualar ettiler. Ömer ve Muhammed Ali'nin minibüsü uzaklaştıkça, Yasin ve Burak, bu deneyimin onları nasıl değiştirdiğini ve dünyaya dair görüşlerini nasıl genişlettiğini düşündüler.
Gerçekten de bu yaz, onlar için sadece bir tatil değil, hayatları boyunca taşıyacakları değerli derslerle dolu bir dönem olmuştu. Onlar artık sadece mahallelerinde değil, dünya üzerindeki başka yerlerde de dostluklarının ve etkilerinin yayılabileceğini biliyorlardı.
Erbay KÜCET
YazarFakirlerin Vergisini Ödeyen Kadın VakıfVakfın Adı: Ümmühani Hatun binti Durak Efendi VakfıKurulduğu Yer: Bulgaristan, Varna, ProvadiKurum Tarihi: 1119 H./ 1708 M.Provadi, Bulgaristan'ın kuzeydoğusunda...
Yazar: Nisa ERCİYES
Sevgili çocuk dostlarım;Hafize Teyze bu bağbozumunda, üzüm bağlarını durumu iyi olmayan köylülerle paylaşmaya karar verdi. Bugün de üzümler toplanacak. Bütün köylülerin gelmesiyle birlikte; türküler, ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Büyüdüm mü ne! Artık nineme eskisi kadar öfkelenmiyorum. Durmadan onu yap, bunu yapma. Onu öyle yaparsan daha iyi olur, der dururdu bana.O nasihat verdikçe öfkelenir, ben hiçbir şeyi doğru dürüst yapa...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Bir zamanlar Gazze'de, Filistin'in kalbinde, Kudüs sokaklarına yakın bir kasabada, küçük bir çocuk yaşarmış, adı Ahmet. Ahmet’in en sevdiği yer, taş kaldırımlarla dolu dar sokaklar arasında gizli kalm...
Yazar: Erbay KÜCET