Umut Yolculuğu
Gazze'nin dar sokaklarında koşup oynayan Muhsin, yaşıtlarından biraz farklıydı. Kıvırcık saçları ve güler yüzüyle dikkat çekerdi. Ancak savaşın getirdiği bir patlama, onun çocukluk hayallerini yarıda kesmişti. Yaralanan bacağı yüzünden artık koşamıyordu. Ama ailesi, Muhsin’in yeniden ayağa kalkması için büyük bir mücadeleye girişmişti.
Bir gün Filistin Büyükelçiliği’nden bir haber geldi. Türkiye, Muhsin’in tedavisi için kapılarını açmıştı. Muhsin ve annesi Halime, babası Ömer’le birlikte yola çıktı. Gazze’nin acı dolu havasından, Ankara'nın umut veren ışıklarına doğru bir yolculuğa çıktılar.
Ankara’daki hastane, Muhsin’in yaralarını iyileştirmek için bir umut kapısı oldu. Doktorlar ve hemşireler, Muhsin’i hemen sevdiler. Kıvırcık saçları ve neşeli tavırlarıyla herkesin kalbini kazandı. Muhsin, hikâyeleriyle hemşirelere ve diğer hastalara moral vermeyi başardı.
Bir gün, Filistin Büyükelçiliği’nin çabalarıyla Halime ve Ömer’e bir sürpriz yapıldı. Küçük Muhsin’in ailesiyle bir gece geçirebilmesi için izin alınmıştı. Filistin’le Dayanışma Platformu’nun misafirhanesinde, sıcacık bir odada tekrar bir araya geldiler.
O gece Halime, ona en sevdiği Filistin yemeklerinden bahsetti, Ömer de çocukluğundaki anılarını anlattı. Muhsin, annesi ve babasının sesini duydukça yeniden güçlü hissetti. Bacağı iyileşmese bile onların yanında olduğunu bilmek ona yetiyordu.
Hastaneye geri döndükten birkaç gün sonra, Muhsin’in hayatını değiştirecek bir gelişme daha oldu. Türkiye’nin en ünlü futbolcularından biri, Muhsin’in hikâyesini duyup hastaneye gelmişti. Futbolcu, küçük hayranıyla tanışmak ve ona moral vermek istemişti.
Muhsin, bacağı iyileştikten sonra koşup futbol oynamayı ne kadar çok istediğini heyecanla anlattı. Futbolcu, onu dikkatle dinledikten sonra ona imzalı bir forma ve bir futbol topu hediye etti.
Bu ziyaret, Muhsin’in gözlerinde yeni bir ışık yaktı. Şimdi sadece iyileşmeyi değil, bir gün futbol oynayabilmeyi hayal ediyordu. Hastane koridorlarında topuyla yavaşça yürümeye başlamış, diğer çocukları da oyuna katılmaya teşvik etmişti.
On gün sonra doktorlar, Muhsin’in artık eve dönebileceğini söylediler. Uçağa binerken hemşire ve doktorlar ona el salladılar. Muhsin de el sallayıp onları da unutmayacağını söyledi.
Gazze'ye döndüklerinde Muhsin, bacağına dikkat etmek zorundaydı. Ama artık umutları vardı. Bu umut, Ankara’da açan bir çiçek gibi, Gazze'nin topraklarında da yeşermeye devam edecekti. Ve bir gün, o futbol topuyla tekrar sahada olacağı günü beklemeye başladı.
Erbay KÜCET
Yazarİçinde birçok kültürün ve inancın izlerini barındıran Kudüs’ün toprağı, tarihin izlerine şahitlik ediyordu. Bu topraklarda büyüyen Feyza, Sare ve Durunaz, sanki bu toprakların canlı birer yansımasıydı...
Yazar: Erbay KÜCET
Kudüs'te, sabahın ilk ışıkları eski taş döşeli sokakları usulca selamlıyordu. Hava serindi, sessizliği yalnızca uzaklardan gelen ezan sesi delip geçiyordu. Rıza, her zamanki gibi, bu çağrıyı duyduğund...
Yazar: Erbay KÜCET
Yaz, güneşin altın ışıklarıyla evin perdelerine dokunduğu sabahlarda kendini hissettirmeye başlamıştı. Okullar kapanmış, Elif ile İlay yılın yorgunluğunu bir tatil hayaliyle geride bırakmıştı. Ancak b...
Yazar: Erbay KÜCET
Bir zamanlar Kudüs'ün tarihî taş döşeli sokaklarında yaşayan Selim ile Kerim adında iki kardeş vardı. Babaları Türkiye’de doğup büyümüş, bilgisayar mühendisi olarak eğitim almış, anneleri ise Filistin...
Yazar: Erbay KÜCET