Temmuz’da Bir Gece
Koluna baktı çocuk. Saati kaçırmamalıydı. Babasına döndü. Babası da sürekli saatini kontrol ediyordu. O gün yaşananları unutmamışlardı. Aradan yıllar geçmişti. Hayat devam etmişti. Hayat hep devam ederdi. Yaşananları unutmamak devam etmeye dâhildi...
O sıcak temmuz gecesinde babasıyla yürüyüşe çıkmıştı çocuk. Deniz kenarındaki bankta sohbet etmişlerdi. Büyüyünce asker olmak istediğini söylemişti yine babasına. Babası da oğlunun bu hayalini yine gözleri parlayarak dinlemişti.
Denize bakıp ümitlerini gezdirmişlerdi boğazın sularında. Ümit hep vardı. Olmalıydı...
Sonra... Sonra televizyonlardan, telefonlardan haberler gelmeye başladı. Vatanını sevmeyen bazı askerler olaylar çıkarmışlardı. Bazı insanları incitmişlerdi. Vatansever insanlardı incittikleri. Vatanlarını sevmeyenler, vatansever ne demek bilmezdi. Bilmeleri beklenemezdi!..
Kargaşanın, öfkenin, hüznün ve zaferin aynı anda yaşandığı o büyük gecenin yıldönümü, çocuğa her seferinde bambaşka duygular yaşatırdı. Bu gece de babasıyla köprüye gidecekti. O gecenin kahramanlarını anacaklar ve ülkelerine olan sevgilerini büyük bir kalabalıkla birlikte göklere haykıracaklardı.
Tekrar koluna baktı. Saat gelmek üzereydi. Babasına baktı. Bayrağı sımsıkı tutuyordu babası. Çocuk da babasının koluna sımsıkı sarıldı. Birlikte köprüye doğru yürümeye başladılar. Ülkenin her yerinden insanlar bu büyük gün için toplanmıştı. Gururlu kalabalık yürüdü. Kırmızı bayraklarını gökyüzüne kaldırmışlardı.
Birden köprünün arka tarafında bir asker silueti gördü çocuk. Rüzgâr gibiydi gördüğü. Masal gibi, hayâl gibi. Asker, bayraklara ve insanlara bakarak gülümsüyordu. Çocuk, askeri gördü. Babası da görsün istedi. Kolunu çekiştirmeye başladı. Adam oğluna baktı. Nedense gösterdiği yerde kimseyi göremedi. Çocuk, askere baktı. Asker çocuğa el salladı, göz kırptı ve denize doğru yürümeye başladı...
Tüm köprü bayraklarla donanmıştı.
Çocuk, büyüyünce kahraman bir asker olacaktı...
Seda BAYRAK DURGUT
YazarÇocuk iki gündür geçmeyen karın ağrısıyla bugün de baş etmek zorunda kalacaktı. Uyandığından beri karnında olan anlam veremediği o ağrı, yine canını yakıyordu. Annesi çocuğun hâline üzülüyor ve elinde...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Çocuk, az önce bulduğu sandığa bakarken karışık kafasını ve anlamlandıramadığı duygularını düşündü. Duyguları ve duyguların insana neleri kazandırıp neleri kaybettirdiğini...Sandığı sokağın orta yerin...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Bir milleti, millet yapan, bir arada tutan, ait olma duygusu veren çok kuvvetli değerleri vardır. İnsanlar değerleri sayesinde bir arada olmasa; dağılmaları, parçalanmaları ve yıkılmaları an meselesid...
Yazar: Naciye BEYZA
Caddede yürüyorlardı. İki dost... Çaldığı şarkıyı yarıda bırakan kemancıyla göz göze geldiler. “Çalmayı neden bıraktı acaba?” dedi biri. “Bilmiyorum ama keşke bırakmasaydı.” dedi diğeri...Okula giderk...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT