Sevgili Öğretmenim
Yıllar önceki gibi, yine size mektup yazmanın derin heyecanı ve mutluluğu içindeyim. Yazdıkça size, mevsim yaza dönüyor. Kelimelerim gül bahçelerime zıplıyor. Gönül duvarlarıma tırmanıyor sevgi dolu nice söz. Düşmeden, takılmadan… Ağlara takılan uçurtmalar kurtuluyor, yegâne özgürlük kuşanıyor serpilmiş tohumlar, büyüdükçe büyüyor sizli anılarda.
Yağmur şeffaflığı giyiniyor tüm hatıralar, çocukluk rüzgârında uçuşuyor saçlarım. Bilinmez tüm adreslerin postacısı oluyor kuşlar. Ah öğretmenim; sizin iç alemime kattığınız ahvale hangi kelimeleri eklesem yeter ki…
Irmaklar çağlarken şelalelere koşuyor, Tohma boylarında. Denizler türkü söylüyor, iğdeler kokularında sevgimi saklıyor sizden eser kalan. Gök kubbemde hoş sada kalmış sesiniz, altın işlemelerle süslüyor tüm yankıları. “Ben bir öğretmenim.” derken benliğinize bürünüyorum. Attığınız tohumlar tekrar tekrar fışkırıyor öğretmenim.
Boy verdikçe uzanıyorum sınır boylarına, dere boylarına, vadilere, ovalara, yamaçlara… Şehirlere, kasabalara, köylere. Öğretmen oluyorum, öğreten oluyorum. Sıcacık kelimeler üflüyorum, minik bedenlere. Kocaman el oluyorum yaralara merhem. Sarıp sarmalayan kol, ıssız yollara adım oluyorum. “Her adımda adamlar yetişsin.” diyorum -adam gibi adamlar- sizden aldığım esinti ile…
Mesela; güneş sistemini anlatırken bir mısra oluyorum öğrencim Hasan’ın dilinde. ’güneş sizsiniz öğretmenim, diyen. Ne çok mutlu oluyorum. ’Sonra bir çiçeğin siluetiyle gönüllerine toplanıyorum yürek vazosunda. Nilüferler, papatyalar, güller, manolyalar sıraya giriyor koklanmak için. “Ben öğretmenim, diyorum.” yine sizden aldığım ilhamla, gür sedayla.
Neden sizi unutamadığımı anlatıyorum her yerde. Kaleye çıkarken elimi bırakmayışınızı, “Aç mısın diline bakınca anlarım.” diyen önemseyişinizi, yeni ip yumağı götürememiş olsam da üzülmemem için söküntü ip yumağının önemini bana uzun uzun anlatışınızı, evinizdeki kütüphaneye götürüp, onlarca kitabı önüme serişinizi, hanımefendi diye hitap edişinizi, anlattıkça anlatıyorum ve unutamıyorum öğretmenim.
Hızlı koşamadığım zaman -yaparsın- derken, kelimelerle bağımı gördükçe -sen yazarsın- diyen bir öğretmen büyüyor da büyüyor küçük çocuk kalbimde, evreni bile saracak öğretmen oluyorum bu güvenle. Şeker tadını unutturmayan problemler sorarken, okuttuğu kitaplarda kaleler fetheden komutanlara, gönüller fetheden kahramanlara dönüşüyorum.
Öğretmenim, sizin bakış açınızla öğretmen oldum ben. Sildim bilinmez soruları sayfamdan, öğretmen olmanın sorumluluğunu alınca. Siz oldum size baktığım pencerelerden. Gönüllere ayna oldum. Prizmada güneşten ayrışan renkleri gösterdiğinizde, o renkleri hayatımın renkleri bilip her deneyden sonra yaşama bir vasıta buldum.
Öğrenciyi evlat bilmekmiş öğretmenlikte asıl olan. Bunu bildim, bunu sezdim sizden ya, kâh ağladım yavrularımım derdinde, kâh şenlendim, öğretmenim. Misafir oldum, yolculuk ettim, yemek pişirdim onlarla. Diktim, ektim, aldım, verdim, sevdim sevildim. Daha neler neler öğretmenim.
Heybeme neler neler doldu yıllardır bana bıraktığınız izlerden… Güneşi gözlerime, papatyaları saçlarıma, sevgiyi kalbime koyduğunuz o günlerden sonra ‘’öğretmen olacağım’’ diyen o küçük kız öğretmen oldu o sevdayla. Nice evlat emanet etti vatana.
Emekli olunmayan tek meslek öğretmenliktir. Evlat yetiştirmeye devam edeceğim elbet yine aynı siz gibi. Kâh bir telefon kadar yakın, kâh gözlüğü burnunun ucunda sevimli nine halleriyle, kâh gittiği her yerde bir şeylere karışan mükemmeliyetçi eğitimci edasıyla. Anlatan, soran, sorgulayan hallerim daim olacak öğretmence ve maarif davası ruhuyla.
Ben bu mektubu size bitmeyen kelimelerim, bitmeyen hislerimle yazdım. Yılları kalbinde taşıyan sevgi dolu tüm sözler, tüm güzel anılar ömrüme vurulan asude mühürlerdir. ‘’Bana, iyi ki öğretmenim’’ dedirten sevdayı kalbime yüklediğiniz için ve o yüklenmede hiç azalmadan devam ettiği için en başta size minnettarım.
Hayat biçimime yön veren, kendimi her fırsatta temize çekmeye vesile olan bu kutsal mesleğin hevesi gözlerimdeki ışıltıyla bereketli. Emeğiniz için teşekkür ederim öğretmenim.
Hayatta bazı şeyler tektir ve tek kişiye söylenir. Ben de en çok size öğretmenim demeyi sevdim, öğretmenim, öğretmenim.
Hürmetle, hasretle ellerinizden öperim.
Nilüfer Z. AKTAŞ
YazarHuzur damıtan evlerde büyümekle başlıyor aslında her şey. Konsantre şekilde birikiyor güzellikler. Ömür boyu kullanımda olacak şekilde. Tam tersi de öyle…Aile; a ile başlayan alfabeden bir cüz taşır. ...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
El-Hak: Fiilen Var Olan, Varlığı Kendinden Olan, Kendisini Varlıkta Apaçık Delilleriyle GösterenHak, "mutâbakat ve muvâfakat" anlamına gelir. "Hak", vâkıaya (realite) uygun olan hükümdür. Hak ihtivâ e...
Yazar: Editör
Oldukça yaşlı bir adam, kendisi gibi kamburlaşıp yere yanaşmış bir ağacın altında ağlıyordu.Biraz önce iri yarı bir genç yanına sokulmuş ve kendisinden içki parası istedikten sonra bir de tokat atmışt...
Yazar: Sema KORKMAZ
İstanbul’a özdeş insan yetiştirme şiarı olmuştur hep gönlümde, İstanbul ruhuyla…Masmavi denizinden alacağımız renkle; derya gönüllü derin, bir o kadar asil.Güneşinin doğuşu batışındaki ihtişamı gibi ı...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ