qwe
Müjdeler olsun Ramazan geldi… On bir ayın sultanı mübarek ay, bütün ihtişamıyla boy gösteriyor… Coşkuyla feyizli bir şekilde idrak ediyoruz. O Ramazan ki¸ sahurlarıyla¸ oruçlarıyla¸ mukabele ve vaazlarıyla¸ ışıl ışıl minareleri¸ iftar ve teravihleriyle¸ en gencimizden en yaşlımıza kadar kadın-erkek hepimizin ruhlarımızda heyecanlar¸ kalplerimizde sevinçler¸ vicdanlarımızda rikkatler uyandıran bir aydır.
O Ramazan ki¸ bütün bir senenin türlü üzüntüleriyle¸ meşakkatleriyle kararan gönlümüzü aydınlatan bir nurdur. Bu ayda¸ yağmur yağmur inmeğe başlayan ilâhî rahmet¸ karanlıkları boğar… Tıpkı ilkbaharda yerden fışkıran hayat gibi¸ ruhlarda bir canlılık¸ kalplerde bir ümit doğar… İnci mercan yüklerini¸ bütün mülkünü oruç tutan Müslümanlara hediye eden hayır kervanıdır Ramazan.
Ramazan ayında nazil olmaya başlayan Kur'an-ı Kerim ilahî gelenektir. Geleneğe bağlı bir medeniyetle ihtişamlı ve inkişaflı devirleri aydınlatan aziz milletimiz gelenekle aşinalığını Kur'an merkezli olarak yaşamıştır. Rasûlullah’tan gelen feyz; çağlar boyunca yüreklere sevda¸ gönüllere deva ve imanlı kalplere ve beyinlere mukaddes bir dava olarak hayatiyetini devam ettirmekte.
Bir cemiyete¸ bir millete mazisinden iki gelenek hazinesi miras kalır; Din mirası ve dil mirası. Dinî umdelerin canlı olarak yaşatıldığı toplumlar edebî eserlerine de bu gelenek ve kültür tohumlarını köklü bir şekilde ekmiş onları tarih boyunca yaşatmışlardır. Yazımızı Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretlerinin irad ettiği bir hutbenin son kısmıyla bağlarken¸ bu ayda kazandığımız güzelliklerin bütün bir yılımızı¸ hatta hayatımızı kuşatmasını dileyelim: “Ramazan-ı Şerif’te dahi iyi ameller oruç ve teravih gibi ibadetler yaptıktan sonra¸ ibadet ve tâati bırakıp günaha batmaya başlayan kimselerde öğleye kadar yün eğirip¸ öğleden sonra eğirdiği yünleri bozan akılsız kadın gibi olmuş olurlar.
Herhangimizin hurmalıkları¸ bağ ve bostanları olup¸ hurmalıklar¸ bağ ve bostanlardaki ağaçların altlarından gürül gürül nehirler aksa ve bol su sayesinde her nevi meyvelerden bu bağ ve bostanlar dolsa ve taşsa ve bunların sahibi olan herhangi birinizin küçük küçük evlatlarınız kalsa ve size dahi ihtiyarlık gelse¸ çatsa tam bu sırada bir sam yeli gelip ve yıldırım düşüp ve bu hurmalıklarınız bağ ve bostanlarınız yansa ve kurusa¸ hâli nasıl olursa; Allahu Teâlâ'ya ibadetten sonra tâat ve ibadeti bırakan kimsenin hâli de öyle olur.
Bilin ki; mü’minlerin beş bayramı vardır: Bunların¸ Birincisi: Herhangi mü’minin hiçbir günah işlemeden defterine hiçbir günah yazılmadan geçirmiş olduğu gündür. İkincisi: Dünyadan imanla göçtüğü¸ imanla çene kapayarak Allah'a kavuştuğu gündür. Üçüncüsü: Sırattan selâmetle geçip cehennemden yakasını kurtardığı gündür.
Dördüncüsü: Cennete girdiği gündür. Beşincisi: Allah (c.c.)'ın cemâl-i bâ-kemâlini gördüğü gündür ki işte mü’minlerin bu bayramı¸ bayramların bayramıdır. Allahu Teâlâ Hazretleri cümlemizi melekler gibi ehl-i tâat olanlardan eyleyip cemâl-i bâ-kemâlini görmek bahtiyarlığına eren kullarından eylesin. (Âmin)”
Adil AYDIN
YazarBugün ülkemizde yaklaşık 5 milyon şeker hastası bulunmakta ve sayıları her geçen gün artmaktadır. Şeker hastalığı çok önemli sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Örneğin¸ yüksek kolesterol ve dam...
Yazar: Adil AYDIN
Tüketiciler arasında son yıllarda tamamen yağsız beslenmeye doğru bir yöneliş iyiden iyiye kendini hissettirmektedir. Bunun en büyük nedeni şişmanlık ve yüksek kolesteroldür.Tüketiciler arasında son y...
Yazar: Adil AYDIN
Proteinler çok genel anlamda hayvansal ve bitkisel proteinler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.Proteinler çok genel anlamda hayvansal ve bitkisel proteinler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İnsan vücu...
Yazar: Adil AYDIN
İnsanoğlu değirmen teknolojisinin ilerlemesiyle buğdayın Ekmekçilik Kalitesini düşüren Alevron ve Ruşeym kısımlarını ayırarak ilk defa 1857 yılında beyaz ekmeği üretmeyi başarmıştır. Beyaz ekmek tüket...
Yazar: Adil AYDIN