PEYGAMBER ŞAİRİ HASSÂN B. SABİT Gönülden Doğan Kelâm-ı Nâbit
Hassân b. Sâbit (r.a.), İkinci Akabe Biatı’ndan sonra Müslüman olan Medineli bir şairdir. Neccâroğulları1 kabilesinden olması hasebiyle Hz. Peygamber (s.a.v.) ile soy hısımlığı bulunan bu sahabe, İslâm olmadan önceki hayatında hiciv şiirleri ile tanınan biridir. Evs ve Hazrec arasında süren savaşlarda düşmanlarını hicvettiği, Ukaz Panayırı’nda düzenlenen şiir müsabakalarına katıldığı ve hayatını şiirle kazandığı bilinmektedir. Hassân b. Sâbit (r.a.), Müslüman olduktan sonra şairlik kabiliyetini Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ve İslâm’ın emrine amade kılmıştır. Rasûl-i Ekrem’in, “Onları ne şekilde hicvedeceksin, çünkü ben de onlar gibi Kureyşli’yim?” sorusuna Hassân b. Sâbit, “Seni yağdan kıl çeker gibi Kureyş müşriklerinin arasından çekip çıkaracağım.” cevabını vermiştir. Efendimiz (s.a.v.) onun için “Allah’ım Hassân’ı Rûhü’l-kuds ile destekle.” diye dua buyurmuş,2 ayrıca onun müşriklere yönelttiği hicviyelerin oktan daha tesirli olduğunu ifade ederek taltifte bulunmuştur.3 Rasûl-i Ekrem Hassân’ın şahsına ve sanatına çok değer vermiş, hatta şiirlerini okuması için ona Mescid-i Nebevî’de bir minber tahsis etmiştir. Böylelikle Hassân b. Sâbit, Şâiru’n-Nebî ve hicivdeki başarısından mülhem Ebü’l-Hüsâm (keskin kılıç sahibi) olarak tanınmıştır.4 Hassân b. Sâbit’in şiirleri bilahare bir araya getirilmiş ve Dîvân-ı Hassân b. Sâbit5 adıyla neşredilmiştir. Bu eserinde Hz. Peygamber (s.a.v.) için söylediği medhiyyelerden6 Ümitsizlikten Sonra Bize Peygamber Geldi başlıklı şiirini dikkatinize sunuyoruz:7 1. Nübüvvet mührü O’nda parıldar Allah’tan şahit kılınmıştır, ortaya çıkar 2. Allah, ismini kendi ismine ekledi Müezzinler beş vakit adını ünledi 3. Yüceltmek için adından pay verdi İsmi gökte Mahmûd yerde Muhammed idi 4. Ye’s ve fetretten sonra gelen bir peygamber Mekke putlara kulluk edilen bir yer 5. Aydınlatıcı, yol gösterici parlak bir kandildi Sanki Hint demirinden yapılmış bir kılıç idi 6. Ateşle korkuttu cennetle müjdeledi Elhamdülillah bize İslâm’ı öğretti 7. Ve sen Rabb’im ve varlıkların Rabb’i Ömrüm olduğunca şehadetim budur 8. Ey insanların Rabb’i elbette münezzehsin Müşriklerin ve putperestlerin sözlerinden 9. Yaratmak, nimetler ve bütün işler senindir Senden hidayet diler sana kulluk ederiz8 Şair, ilk başta Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Allah tarafından gönderilen son nebi olarak yeryüzünde zuhur ettiğini ifade eder. Hemen akabinde günde beş vakit namaz için okunan ezanlarda müezzinlerin “Lâ ilâhe illallâh” sözü ile “Muhammedü’n-Rasûlullâh” ifadesini birlikte zikrettiklerini hatırlatır. Dahası bu işin Allah’ın takdiri ile olduğunu da vurgulayarak “Allah, Peygamber’inin adını kendi adından ayırmadı.” der. Şairin ifadesiyle bu birliktelik, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Allah tarafından yüceltilmesi gayesine mebnîdir. Nitekim Allah’ın bu iradesi, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hem gök ehli hem de yer ehli arasında çokça övülen bir şahsiyet olması şeklinde tezahür etmiştir. 4-6. beyitlerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in zuhur ettiği mekân ve zamanın portresi sunulurken, O’nun bu ortamda ifa ettiği vazife de dile getirilmiştir. Buna göre ye’s kelimesi ile insanların içine düştükleri derin ümitsizlik, fetret ile de peygambersiz geçirdikleri uzun yılları ifade edilmektedir. Mekke, putlara tapılan bir belde hâline gelmiş, Cahiliyye karanlığı her yeri kaplamıştı. Tam bu demde Efendimiz (s.a.v.) gecenin karanlığında yol bulmayı sağlayan aydınlatıcı bir kandil (sirâc) gibi, küfürle kararan kalpleri imanla aydınlatmıştı. Şair burada Hz. Peygamber (s.a.v.)’in nübüvvetinin parlaklığını Hint çeliğinden yapılmış kılıca benzetir ki bu kılıçlar parlaklığı ve temizliği ile ün yapmıştır.9 Böylelikle şair, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hem pâk ve latîf oluşuna hem de İslâm söz konusu olduğunda her türlü mücadeleyi vereceğine işaret etmekte gibidir. Sonrasında ise Hz. Peygamber (s.a.v.)’in insanları cehennemle uyardığından ve cennetle müjdelediğinden dem vurulur. Bütün bu faaliyetler, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in İslâm’ı öğretme görevinin birer parçası olup, Hassân b. Sâbit Müslüman olduğu için Allah’a hamdetmektedir. Ayrıca şairin kullandığı şâhid, beşîr (müjdeci), nezîr (uyarıcı), sirâc (kandil) ve münîr (parlak) gibi ifadeler Kur’an’ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’i vasıflandırmasına uygun düşmektedir.10 Şiir, son üç beyitte, medhiyye formundan çıkıp tevhid içerikli ifadelere yer vermektedir. Buna göre âlemlerin yaratıcısı olan Rabb’ine seslenerek Hz. Peygamber (s.a.v.)’e iman ettiğini ifade eder, Allah’ın müşrik putperestlerin yakıştırmalarından münezzeh olduğuna dikkat çeker. Yaratmak, yaşatmak, nimet vermek, imtihan etmek, hayır ve şer görülen bütün işler Allah’ın elinden zuhur etmektedir. Bundan dolayı olsa gerek ki şair son beytin son mısraında Allah’a münacat ederek “Senden hidayet diler ancak sana kulluk ederiz.” sözleri ile şiire son verir. Buradaki ifadeler Fatiha Suresi’ndeki “Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz.”11 ifadelerinden ilhamla kullanılmış olup şair, adeta hatimesini Fatiha ile yapmaktadır. Dipnot 1. Bu kabile mensupları Abdulmuutalib’in dayıları olduğu için Hz. Peygamber (s.a.v.) onlara hitaben “Sizler benim dayılarımsızınız.” diyerek onları sevindirirdi. Bk. İbrahim Sarıçam, “Neccâr (Benî Neccâr)”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 32/481. 2. Buhârî, İlim, 68; Edeb, 91. 3. Müslim, Fezâilü’s-sahâbe, 157. 4. Hayatı hakkında detaylı bilgi için bk. Hüseyin Elmalı, “Hassân b. Sâbit”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1997), 16/399-402. 5. Detaylı bilgi için bk. Abdurrahman Özdemir, “Peygamber Şairi Hassân B. Sâbit ve Divanı”, İstem 4 (2004), 201-218. 6. Başka medhiyyeler için bk. Faruk Çiftçi, “Hassân B. Sabit’in Hz. Peygamber İçin Söylediği Mersiyeler”, KSÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi 4 (2004), 79-95. 7. Abd Alî Muhannâ, Dîvân-ı Hassân b. Sâbit (Beyrut: Daru’lKütübü’l-İlmiyye, 1994), 54-55. 8. Bu şiirin daha geniş bir tercümesi, Hassân b. Sâbit’in başka mersiyeleri ve şiirleriyle İslâm’a hizmetleri için bk. Bahattin Kök, “Hassan B. Sâbit’in Şiirleriyle İslâm’a Hizmetleri”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 6 (30 Haziran 1986), 123-139. 9. Hint çeliği, sanayi sektöründe vasıflı çelik olarak bilinmekte, bakteri tutmayan özelliklerinden ötürü traş bıçakları ve cerrahi operasyonlarda kullanılan metal malzemelerde tercih edilmektedir. 10. 33/Ahzâb, 45-46: “Ey peygamber! Seni tanık, müjdeci, uyarıcı, izniyle Allah’a çağırıcı ve etrafını aydınlatan bir ışık olarak gönderdik.” 11. 1/Fâtiha, 6
Hamit DEMİR
YazarHadis "Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun.” [1] Somuncu Baba Diyor ki: "Söz, konuşan kişinin sıfatıdır. Kıdem sıfatlarıyla (hayat bulan) hudûs sıfatla...
Yazar: Enbiya YILDIRIM
Buhârâ, yedi Nakşbendî pîrine ev sahibi yapmasıyla meşhûrdur. Fakat öncelikle ifade edilmelidir ki bu şehirde cennetle müjdelenen on sahâbîden Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın makamı da bulunmaktadır. Ebû Ubey...
Yazar: Hamit DEMİR
1809 yılında İstanbul’da doğan Şeref Hanım, Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi Osman Selâhaddin Dede’nin müridlerindendir. Şiirlerinden hareketle hiç evlenmediği anlaşılan Şeref Hanım, 1861 yılında vefat et...
Yazar: Hamit DEMİR
İslam mimarisinde mekânın işlevine göre sanatsal bir şekilde; tabiatla bütünleşen bir tarzda binaların yapı malzemesi ve renk seçimi yapılır. Toplumun manevî bakımdan beslendiği değerler ve gelenek...
Yazar: Bekir AYDOĞAN