Ömrü Değerlendirme Bilinci
Zaman; bakî olan Allah’ın fanî olan mahlûkatı var edip yaşattığı dönem/evre/sürenin genel adıdır. Zamanın içinde bize verilen hayata ömür denir. Vakit, bir olay ve varlıkla birlikte taayyün eden zaman dilimidir. Zaman, Allah’ın dışında her varlığı kapsar. Allah, zamandan ve mekândan münezzehtir. Mahlûkat zaman ve mekân ile mukayyettir. Bu durum mahlûkatın fanî oluşunu ifade eder. Ömür, Allah’ın biz kullarına bir lütfu ve emanetidir. Uzun ömürlü olana Allah, zaman yönünden çok lütfetmiştir, az yaşayana da az lütfetmiştir. Genç yaşta ölen birisi için, suçu ne idi, Allah neden genç yaşta canını aldı, denilemez. Karşılıksız iyilik yapana, bana niçin az verdin denilemeyeceği gibi. Biz şunu bilmeliyiz: Yaşanan her anın, alınan her nefesin verilecek bir hesabı vardır. Sık sık kendimizi sorgulamalıyız: Yaşadığımız hayat dolu mu geçiyor, boş mu? Geçirdiğimiz günlerin hesabını kolayca verebilecek miyiz? Allah, vakti tayin ve tespit etmemiz ve işlerimizi belli bir zamana göre yapabilmemiz için ayı ve güneşin hareketlerini belli bir hesaba göre planlamıştır. Zaman izafidir. Ahirette ve Allah katında bizim hesabımıza göre bin yıl, hatta elli bin yıl olan bir günden veya zaman diliminden bahsedilmektedir.1 Allahu Teâlâ Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Düzenli seyreden güneşi ve ayı size faydalı kıldı; geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi.”2 Zamana hükmeden hayata hükmeder, hayata hükmedenler ise dünyaya hükmederler ve tarihte iz bırakırlar. İmam Şafi der ki: “Zaman, kılıç gibidir, eğer siz onu kesmezseniz o sizi keser.” Peygamberimiz (s.a.v.) kıymeti pek bilinmeyen iki nimetin önemine dikkat çekmek üzere şöyle buyurmuştur: “İnsanların çoğunun kıymetini bilmediği iki nimet vardır: Bunlar; sıhhat ve boş zamandır.”3 Ânı Değerlendirebilmek İnsanlar, gençliklerinde para kazanmak için sıhhatlerini, yaşlılıklarında ise sıhhatlerini kazanmak için paralarını harcarlar. Sonuç çoğunlukla elem, ıstırap ve pişmanlıktır. An bu andır, dem bu demdir. Yaşanmayan ya da boşa giden zaman israf edilmiştir, telafisi yoktur. Tekasür Suresi 8. ayette, “Sonra o gün (kıyamet günü) her türlü nimetten mutlaka hesaba çekileceksiniz.” buyrulmaktadır. Hayalî Bey’in “O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler” şeklinde bir mısraı vardır. Yani balıklar deniz içindeyken, denizin kendileri için hayatî bir önemi haiz olduğunu bilemezler. Biz insanlar da zaman içerisinde onun kıymetini pek bilemiyoruz. Allah; Kur’an-ı Kerim’de bazı surelere, zamana ya da zamanın bir anına yemin ederek başlar. Ve’l-asr, ve’l-fecr, ve’d-duha, ve’l-leyl… Bu Kur’anî tarzdan, Allah’ın zamana ne kadar değer verdiğini anlamalıyız. Asır Suresi’nde Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Asra, (zamana/ikindi vaktine), and olsun ki insanoğlu gerçekten ziyandadır! Ancak, iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.” Allah, zamanı takip etmemiz ve onu değerlendirerek iyi işler yapmamız, ibadetlerimizi zamanı takip ederek yerine getirmemiz için Güneş, Ay, Dünya’nın kendi etrafında ve Güneş’in etrafında dönüşünü, Ay’ın Dünya etrafında dönüşünü bir hesaba göre planlamıştır. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Ecelini altmış yaşına kadar uzattığı kimselerden Cenab-ı Hak, her çeşit özür ve bahâneyi kaldırmıştır.”4 Ömrü olan nice yıllar gördü ve daha nice yıllar görecek. Allah’ın ikramı ve nimeti olan ömür sermayesi her gün eksiliyor. Her Ânın Hesabı Sorulacaktır Ömür, en önemli nimetlerden biridir. Bize ait olan zaman, ömür/hayat nimetinin diğer bir ifadesidir. Her anın hesabının sorulacağı bilinci ile hareket etmeliyiz. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: İbn-i Ömer (r.a) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v.) omzumdan tuttu ve: ‘Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol, akşama erdin mi, sabahı bekleme, sabaha erdin mi akşamı bekleme. Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap. Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap.”5 Vakit israfı, ömür israfıdır. Plansız günlük hayat, amaçsız ve bilinçsiz aktiviteler, TV ve internetin bilinçsiz kullanımı, son yılların zaman öldüren silahlarıdır. Vaktini öldüren hayatının bir kısmını da öldürdüğünü bilmelidir. Aslında boş geçen zamanımız yok. Her anı lüzumlu ya da lüzumsuz birtakım işlerle geçiriyoruz. Ömür bir şekilde su gibi akıyor ve geçen vakit ömür sermayesinden harcanıyor. Boş geçen vakitler bir gün derin bir pişmanlık olarak bizi saracak ve mutsuz edecektir. Bir gün Bağdat’ta pazarda buz satan bir adamın şöyle bağırdığı duyuluyor: “Her an sermayesi tükenmekte olan bu adama yardım edin.” Adam adeta insanlara tükenmekte olan ömür sermayesine dikkat çekerek öğüt veriyor. Şu Kimseler Ömrünü Değerlendirmiş Sayılırlar: - Bir öğrenci olarak bir eğitim programında okuyanlar, - Evini geçindirmek, helalinden para kazanmak için çalışan hane reisi, - Hem yararlı bir iş ile hem de ibadetle meşgul olanlar, - Kitap okuyanlar, yararlı sohbet yapanlar, - Sıla-i rahim için, tarihî ve tabii yerleri ibret nazarı ile görmek için seyahat edenler, - Öğrenmek amaçlı TV izleyen, konferans, vaaz, sohbet vs. dinleyenler, - Aile fertleri ile oturup sohbet edenler, - Evinin işi (temizlik, yemek yapma, çeşitli hizmetler) ile meşgul olanlar. Emeklilik, işe yaramazlık ya da iş göremezlik sebebi ile işten çekilmek değildir. Emekliliği, daha düşük tempo ile çalışmak üzere yapılan iş değişikliği olarak görmek gerekir. Şu Kimseler Vaktini İsraf Etmiş Sayılırlar: - Sekiz saatten fazla uyuyanlar, - İş aramak yerine kahvehanelerde oyun başında duman altı bir halde vakit geçirenler, - Seçici davranmadan her türlü TV programını izleyenler, internette gelişi güzel sohbet yapan ve internet sitelerinde amaçsız gezinenler, - İbadet saatlerini gafil geçirenler, - Anlamsız ve yararsız hobilerle uğraşanlar. Şu kimseler de ömürlerini israf etmiş sayılırlar: - Hayırlı bir evlat yetiştirmemiş, en azından bir öğrenci okutmamış olanlar, - Sadaka-i cariye sayılacak kalıcı bir eser bırakmamış olanlar, dikili bir ağacı bile olmayanlar, - Sosyal hayatın işleyişi bakımından varlığı ile yokluğu eşit olanlar ve varlığı topluma yük olanlar, Hz. Ömer’e atfedilen; “Bugün Allah için ne yaptın?” sorusuna isabetli cevap verebiliyorsak, zamanımızı ve ömrümüzü doğru ve verimli değerlendirdiğimizi söyleyebiliriz. Tükettiğimiz her nefesin hesabı sorulacağına göre, hesabı kolay olan işlerle meşgul olalım. Dipnot *Dr. Mukadder Arif YÜKSEL 1. 70/Mearic, 4; 22/Hac, 47. 2. 14/İbrahim, 33. 3. Buhârî, Rikak 1. Tirmizî, Zühd 1; İbn-i Mace, Zühd 15. 4. Buhârî, Rikak 4. 5. Buhârî, Rikak 2; Tirmizî, Zühd 25.
Mukadder Ârif YÜKSEL
Yazarİnançta tevhid üzere olmaya, söz ve davranışta ise yalnızca Allah’ın rızasını gözetmeye ihlas denir. Din ıstılahında ihlas; iman, ibadet, ahlak, amel ve dua gibi her türlü dinî görevleri halkın övme ...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
Beğeni hissi oluşturan şekil, görüntü, oluş ve duruş güzel olarak nitelenir. Güzelliğin objesi dışarıda orijini içeridedir. Hoş, latif, zarif, tatlı, vb. sıfatlar güzellik kavramının açıklar ve tamaml...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
Eğitimci; anne-babaların kendisine emanet ettiği misk kokulu narin ve nadide çiçekleri kendi evladı gibi görmeli. Kendini sevdiren öğretmen dersini de sevdirir. Gönüllere girilmeden beyinlere girilmed...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Gönül, manevî olarak iyi ve kötü duyguların mahallidir. Gönüle, Arapçada kalp, Farsçada dil denilir. Edebiyatımızda gönül ehli anlamında ehl-i dil terkibi de kullanılır. İmanın mahalli de kalptir. ...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL