Mazlumların Âhı Arşa Merdiven Olur Dayanır
Kızıl arı yuvasına çomak sokup kaçarsanız, arıların hışımından payınıza düşen kadar iğnelerin acısıyla kıvranmaya başlarsınız. Onların öfkesi, sabrın sınırlarını zorlayanların kulağına küpe olur. Her eylemin bir karşılığı vardır; haksızlıkla beslenenler er ya da geç kendi kazdıkları çukura düşer. Hırsın gözünü kör ettiği insanlar, zamanı geldiğinde kendi kibrinin enkazında boğulur.
Lahananın yaprağını kıtır kıtır yerken sıra köküne gelince çığlığınız şehir yıkar, tutunacak dal ararken üstünüze kök devrilir. Bu, hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu unutanlara yazılmış bir kaderdir. Başkalarının alın teriyle beslenenler, gün gelir kendi açlığının pençesinde kıvranır. Dünya adalet terazisi şaşmaz, bir taraf ağır bastığında dengeyi sağlamak için kaçınılmaz bir hesap günü gelir.
Sizin illegal yollarla oluşturduğunuz bu terör yuvaları, silahların namluları bir gün size çevrilince, aklınızla aranız bir mayın tarlasına döndü. Ölümler, yıkımlar, gözyaşları arasında yönünü kaybedenler, bir gün kendi kurdukları sistemin altında ezileceklerini hesap etmediler. Paylaşmayı bilmeyenin payını kurtlar kemirir; sömürerek semirmenin zekâtı korkusu olur, uykusunu böler mazlum mahzun sabi çığlıkları.
Her ülkede bir yalancı bahara girdik havası estirenler, kışın geriden geldiğini hesaplasa paranın pulun köpeği diş gösterip ısırmazdı. Kıyılara vuran ölüm sizi yatakta yakalar, ne kaçacak bir yeriniz kalır ne de karşı koyacak gücünüz. Servetinizin büyüklüğü, ne kayaları yıkan dalgalara karşı kalkan olur ne de azgın fırtınaların önünde sığınak.
Aklınızın ortasına diktiğiniz anıtlarla, evinizle, barkınızla, metresinizle, sevgilinizle, çocuklarınızla ne yapar tsunaminin karşısında? O büyük hesap gününde, kibirle kurduğunuz tahtlar bir bir devrildiğinde, neyinize güveneceksiniz? Bu yeni dünya düzeni böyle geldi, ama böyle gitmez. Hesapların en üstünde bir Hesapkar var; bunu bilmeyenler varsın oynaşıp dursun.
Medeniyet savaşında barbar olanlar kazanmaz. Mazlumların ahı arşa merdiven olur, dayanır. Yıllardır uyuşmuş İslâm ümmeti uyanır, kendini Müslüman bilen Allah boyasıyla boyanır. Göğsü tunçtan kalkan olan, zulme dağ olur, dayanır. Sonra yârin kapısına boyun bükerek dayanır, parçalanır haritalar, dünya zulümden kurtulur. Gönlümüzün burçlarında bayrağımız dalgalanır. Dileğimiz budur, vesselam. Gayrisi bir kuru kelam.
Tayyib ATMACA
ŞairBülbül gibi güle aşık değilsenNe dikene dokun ne gülü incitMaşuka gönülden bağlı değilsenNe yüreğe dokun ne kulu incitGül kokarsın bahçesinde gezersenMuhterizsin gül yaprağı ezersenGülşenlere kara yaz...
Şair: Hulusi TATAR
Ben sekiz yaşındayken, Vefa’dan Fatih’e, otuz altı dairelik büyük bir apartmana taşınmıştık. Komşularımızın çoğu Karadenizli olduğu için, bizim adımız Malatyalılardı. İlk tanışırken, komşumuz Hafız Ha...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Ayak kokusu, vücudun diğer bölgelerine kıyasla çok daha fazla ter bezi içeren ayaklarda, terin yeterince buharlaşmaması veya emilmemesi sonucunda bakterilerin üremesiyle ortaya çıkan yaygın bir sorund...
Yazar: Nesibe AYDIN
Sultan I. Abdülhamid'in kızlarındandır. Yedinci çocuğu olarak 17 Temmuz 1778 Pperşembe günü dünyaya geldi. Annesi, I. Abdülhamid’in ikinci kadını Ayşe Sineperver Kadıne Efendi’dir. Padişah, kızı...
Yazar: Bengisu HAYAT