KURAK TOPRAKLARA DOĞRU
Sevgili günlüğüm, Bugün seninle Türkçe dersinde yazdığım bir yazımı paylaşmak istiyorum. Umarım beğenirsin. “Yağmur olmak isterdim… Yağmur olmak, yağmak isterdim kurak topraklara, dağlara ve taşlara. Güneşin etkisiyle buharlaşıp, su birikintilerinden zerre zerre yükselirdim gökyüzüne. Oradan da yağmur olup yağardım sicim sicim dünyaya. Damla damla, yavaş yavaş düşerdim seher vakti gül goncasının üstüne ve usulcacık sızardım toprağa… Bulut olup yağarken yeryüzüne; sevinirdim bir çocuğun tatlı gülüşüyle ve beni bekleyen beyaz sakallı, nur yüzlü çiftçi amcanın şükredişiyle… Gökyüzünden seyrederdim otlakta yayılan kuzunun sıçrayışını, çimlerin beni bekleyişini. Onlar beni çok seviyordu, anlıyordum bunu. Ben de onları seviyordum tabi. Sıra dağları, engin denizleri ve kilometrelerce mesafeleri aşıyordum sırf onların yüzünü bir parçacık güldürebilmek için… Okyanuslardan, denizlerden, derelerden ve göllerden biriktirdiğim, bünyemde topladığım her şeyimi onlarla paylaşıyordum. Böylece günler, aylar, yıllar geçiyordu. Rüzgâr beni çok farklı bir yere sürüklüyor bugün. Yıllardır buluşamadığım; susuz ve çatlak, çorak topraklara… Birbirini uzun zamandır göremeyen bir anne ve yavrusu gibi sarılıyoruz birbirimize. Kulaklarıma fısıldıyor toprak: - Çok özledim seni, diye. - Ben de seni çok özledim, diyorum çorak toprağa. O kadar karışıyoruz ki; birbirimizden ayrılamaz bir hâle geliyoruz. Ve ardından tohumlar takılıyor gözlerime. Bana hasretle bakıp tatlı bir sesle: - Hoş geldin, diyorlar. Ve yine iniyorum yerin derinliklerine. Bir çiftçi açtığı kuyuyla tekrar buluşturuyor beni gün ışığıyla… Gâh bir çiçeğin yaprağında, gâh bir çocuğun göz yaşlarında buluyorum kendimi. Rüzgârlara karışıyorum yeniden. Güneş yine güzel yüzüyle gülümsüyor bana. Yeniden uzun bir yolculuk başlıyor… “Haydi zerrecikler, kurak topraklara!”
Hakan YILDIRIM
YazarIşıl ışıl gözleriniz Ne de şirin sözleriniz Pırıl pırıl yüzleriniz Can çocuklar… Can çocuklar… Dilleriniz ne de tatlı Duygularınız kanatlı Hayâl göğünüz kaç katlı? Can çocuklar… Can çocuklar…...
Yazar: Nuri KAHRAMAN
İnsanların hayatında bazı zamanlar vardır ki, asla unutulmaz. Bu, bazen tarifsiz bir mutluluk; bazen hüzünlü bir an; bazen de korkulu bir zaman dilimi olarak çıkar karşımıza… Ve bizde derin izler bıra...
Yazar: Hakan YILDIRIM
Haçlı Donanması’nda bir tuhaflık vardı. Andrea Doria, güçlü donanmasına rağmen savaşmaktan korkuyordu. Sayıca az olan Osmanlı Donanması’nın, kendinden önce saldırıya geçmesi onu şaşırtmıştı. Bu yüzde...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Bir kuşun kanadından kopan tüy gibi süzülerek, usul usul iniyordu yeryüzüne kar… Birbirini rahatsız etmeden, tüm zarifliğiyle, bir şiir gibi yağıyordu. Bense odamın penceresinin aralıklarından sızan s...
Yazar: Hakan YILDIRIM