KİTAPLARA İYİ DAVRANIN
Sadece kütüphanenizdeki kitaplara değil¸ her kitaba. Sadece sevdiğiniz yazarlara ait kitaplara değil¸ her yazarın kitabına.
Sadece kütüphanenizdeki kitaplara değil¸ her kitaba. Sadece sevdiğiniz yazarlara ait kitaplara değil¸ her yazarın kitabına.
Bakıp geçmeyin. Bir elinize sırtını alıp¸ diğer elinizin baş parmağıyla yapraklarını kendinize yelpaze yapmayın. Bir kenara atıp bırakmayın. Sadece tozunu almak için ara sıra dokunmayın.
Kitap; cildine¸ kapağına¸ etiketine¸ sayfa sayısına¸ rengine¸ kokusuna bakılıp öylece bırakılacak¸ terk edilecek; sadece gözlere hitap etsin diye yerine konulan bir süs eşyası değildir.
Siz¸ o öylece bırakıp geçtiğiniz kitabın yazarı¸ kitabı hakkında neler hissediyor biliyor musunuz? Tahmin edebiliyor musunuz? Hissedebiliyor musunuz?
İlk çıktığında nasıl da koştu matbaaya. Sevinç içinde eline alıp her santimetrekaresine dokundu parmaklarıyla. Kokladı¸ içine çekti mürekkep kokusunu¸ o mürekkepteki emeğini¸ alın terini¸ harcadığı zamanı.
Sanki kendi yazmamış gibi okumaya başladı. Sanki ilk kez okuyor gibi düşünmeye¸ hissetmeye¸ hüzünlenmeye¸ gülümsemeye¸ şaşırmaya başladı.
İlk gördüğü arkadaşına göstermek için can attı. Birisi kitabı hakkında konuşsa¸ her kelimesini beynine kazıdı.
Kütüphanesine koymaya kıyamadı¸ hep masasında¸ hep çantasında taşıdı.
Onun bir çocuğu gibiydi adeta. "Gökkubbe altında hoş bir seda" bıraktığını biliyordu.
İşte sırf bu yüzden bile olsa kitaplara iyi davranın. Bir kültablasına¸ saklama kabına¸ masa lambasına davrandığınız gibi davranmayın.
Bir kitap deyip geçmeyin. Hele bu kitap bir kâinat kitabıysa. Yaratıcısından bize gönderilmiş bir mektupsa. Her satırında bir kütüphane¸ her harfinde bir kitap saklıysa. Bu dünyada bulunmamızın¸ bu hayatı sürdürmemizin gayesi ise…
Bu kainat kitabına¸ "Neden-sonuç ilişkisi" deyip geçmeyin. "Doğaldır" diye hor görmeyin. "Rastlantısal" diye dalga geçmeyin.
Rüzgarını alıp serinledikten sonra bırakmayın¸ okuyun.
Yağmurunu alıp ürünlerinizi suladıktan¸ barajlarınızı doldurduktan sonra terk etmeyin. Okuyun.
Güneşini¸ yıldızını¸ ayını¸ bulutlarını boşverip geçmeyin. Okuyun.
O kitabın sahibi bizi düşündüğü¸ bizi sevdiği¸ bize değer verdiği için…
Kainat kitabını okuyun…
Murat ÇETİN
Yazar“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
15 Temmuz’da köprüye yürüyenler arasındaydık. Bir hafta sonra kızımın düğünü vardı ve biz düğün hazırlıklarıyla uğraşırken, hiç aklımıza gelmezdi böyle bir gecenin yaşanacağı. O akşam çocuklarla Çeng...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Yavuz Sultan Selim’in kısa süren saltanatından sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen oğlu Kanûnî Sultan Süleyman da babası ve dedeleri gibi tasavvufa meyilli bir padişahtı. Hatta o tasavvufa meyli ba...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Sözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” manasındaki ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir. İslâmî literatürde ...
Yazar: Mustafa KARABACAK