Kitap: Manevî Yolculuğun Ölçüleri: Mîzânü’s-Sülûk
Nakşbendiyye, Anadolu topraklarında büyük çaplı etkisi ile dikkat çeken tarikatlardan biridir. Bu yolun ilme ve âlime bakışı, aşırılıklardan uzak durmaya yönelik tavrı gönüllerde makes bulmasına sebep olmuştur. Bu yol, Hâcegân yani “Hocalar Yolu” olarak da anılmıştır. Nakşbendiyye Tarikatı’nın usûl ve işleyişi ile ilgili birçok eser kaleme alınmıştır.
Zikir ve riyâzet usûlleri, râbıta ve ölüm tefekkürü, mürşid-i kâmil ve mürid münasebeti gibi birçok konuda irili ufaklı bir hayli zengin bir külliyât oluşmuştur. Nakşbendiyye Tarikatı’nın edeplerini kaleme alarak bu yola hizmet eden önemli isimlerden biri de 1891 yılında İstanbul’da vefat eden Mehmed Raîf Efendi’dir. Kendisi, ilim dünyasında daha çok Şemâil-i Şerîf Tercümesi adlı eseriyle tanınmaktadır.
Kaynaklarda ilmiye sınıfına mensup olduğu ve eserlerine dair bazı veriler dışında bilgi bulunmayan Mehmed Raîf Efendi’nin kabri, İstanbul Ümmî Sinan Dergâhı bahçesindedir. Nakşbendî şeyhi olan Mehmed Raîf Efendi’nin bir Halvetî dergâhının bahçesinde medfûn olması, tarikatların birbirlerine olan sevgi ve hürmetlerinin bir tezâhürü olarak görülmelidir.
Mehmed Raîf Efendi’nin Mîzânü’s-Sülûk adlı eseri, Nakşbendiyye yolunun esaslarını konu edinen kısa ve özlü bir çalışmadır. Eserin girişinde Mehmed Raîf Efendi’nin de ifade ettiği gibi, sevenleri bu eseri kendisinden yazmasını istemişler, o da Nakşbendiyye yolunun esaslarını içeren ve herkesin kolayca anlayabileceği bir tarzda bu eseri kaleme almıştır. Bu hususu şu şekilde dile getirmiştir:
“Ehl-i sülûk, bütün âcizliğime rağmen hüsnü zan edip benden sülûke dair bir risâle kaleme almamı istediklerinde ben de inançlarını güçlendirerek bize yönelmelerini sağlamak için talepleri olan risâleyi yazmaya cesaret edip kardeşlerimizin hepsinin okuyabileceği Türkçe, kolay bir risâle faydalı olur düşüncesiyle, bağışlanmama sebep olması ümidiyle, bu çalışmayı kaleme aldım.”
Eser, 1300/1882 yılında İstanbul Mihran Matbaası’nda basılmıştır. Çalışma, otuz sayfadır. Mehmed Raîf Efendi, esere bir şiir ve münacat ile başlamış, ardından eserini telif gerekçesini dile getirdiği kısa bir girişe yer vermiştir. Mehmed Raîf Efendi, eserini herhangi bir başlık veya bölüm şeklinde bir yapılandırmaya gitmeden kaleme almıştır.
Kişinin iman sahibi olması, akabinde nefsinin zincirlerinden kurtulması gerektiğini belirterek esere başlayan müellif, zâhir ve bâtınî ilim, ihlâs, edep, Allah dostlarını sevmek, mürşid hakkında gerekli olan edep, niyet, râbıta, vird, hatim, sülûk ve mücâhede gibi konularda bilgi vermiştir. Müellif, bu ve bunlara benzer konularla aslında mürşid-mürid ilişkisini detaylı bir şekilde açıklamayı hedeflemiştir. Eserin sonunda beş vakit namazın sonunda okunması gerektiğini belirttiği salâvat-ı şerife örnekleri sunmuştur.
Mehmed Raîf Efendi’nin bu eseri, dilinin sadeliği, kompleks meseleleri herkesin anlayabileceği örneklerle anlatması ve Nakşbendiyye yolunun esaslarını çok sade ve kısa şekliyle takdim etmesi gibi yönleriyle dikkat çekici bir çalışmadır.
Eserin tanıtımını Mehmed Raîf Efendi’nin Mizânü’s-sülûk’ün girişinde yer verdiği şu şiir ve münacatla noktalamak istiyoruz:
Tanrı adın yâd edelim evvelâ/ Merkez-i maksûda odur rehnümâ
Tanrı, nebiy-yi Âdem’e verdi lisân/ Tâ edeler hamdini vird-i zebân
İsm-i Hüdâ çünkü bize verdi tâb/ Anlandır bâis-i nazm-i Kitâb
Seyr u sülûk ile olursa kişi/ Lütf-ı ilâhîle olur her işi
İmdi bu mezkûr ibn-i abd-i daîf/ Avn-i ilâhî ile yazdım latîf
Türkçe sehl, lafzı kalîl bî-nazîr/ Fehm-i maânîde olur hoş yesîr
Kangı kişi kim okuyup hıfz ede/ Hâsıl olur ona nice fâide
Lafzı hususunda edip ihtimâm/ Himmet-i pîrân ile oldu tamâm
Müfteilin müfteilin hoş-nümâ/ Ehl-i sülûk ile görüş dâimâ
Münâcaât
Ey keremi vâsi‘ ve ihsânı bol/ Ben kuluna eyle niyâzım kabul
Ta bu kitabı sebeb-i merhamet/ Ben kuluna vâsıta-i mağfiret
Şân-ı vukûfdan dahî bu dur rica/ Okuyalar ruhumuza câbıcâ
Ehl-i nazar eder ise hoş atâ/ Eyleye ıslah göricek bir hatâ
Müfteilin müfteilin râhımız/ Zikr u sülûk ola bizim câhımız
Mehmed Raîf Efendi, Mîzânü’s-sülûk (Manevî Yolculuğun Ölçüleri), hazırlayan, Fatih Çınar, İstanbul, Kitap Dünyası, 2022, 63 s.
Yusuf HALICI
YazarNakşbendiye Tarikatı, sadece Orta Asya coğrafyasında varlığını sürdüren en büyük ve en etkili tarikat olarak değil, bunun yanı sıra bölge halkının medeniyet, maneviyat ve dünya görüşüne büyük etki ede...
Yazar: Yusuf HALICI
“İstanbul… Büyüleyici… Baş döndürücü… Göz kamaştırıcı… Üç büyük medeniyete başkentlik yapmış… Çok kolay âşık olacağınız ve çok zor ayrılacağınız bir şehir…”“İstanbul… Şarkılara, şiirlere, romanlara ko...
Yazar: Yusuf HALICI
Türkiye’nin en ucunda, en doğusunda gizemli bir atmosfere sahip Kars şehir merkezinde, birçok kültürlerin mimarisine ait binaları görmek mümkün. Ülkemizin ilk karının yağdığı ve ilk güneşinin doğduğu ...
Yazar: Yusuf HALICI
1. Beni ey servi mecnûn eyleyen vechin hayâlidirYazılmaz söz ile denmez bu ne aşkın melâlidir2. Girer meydân-ı aşka her taraf yâra sücûd eylerYine ol secdesi anın Hudâ-yı Zü’l-Celâlidir3. Gözün görmez...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi