İllâ Edep
Edep bir taç imiş nur-ı Hüda’dan
Giy ol tacı emin ol her beladan.
Âlemlerin Rabb’ine ancak edeple güzel kul olur insan.
Başta ibadet ve taatler olmak üzere, her yerde ve hâlde edepten ayrılmamak ve güzel ahlaka sahip olmak kulluğun gereğidir. Hz. Peygamber (s.a.v.), kişinin güzel ahlakı sayesinde ibadetle erişilecek yüksek derecelere ulaşacağını haber vererek ahlakı ibadetten ayırmamıştır.
Öncelikle adap, edep, muaşeret ve adabımuaşeret kelimelerini etimolojik olarak inceleyelim:
Adap, Arapça edep kelimesinin çoğuludur. Edep; sözlük anlamı ile terbiye, utanma, usûl, yol ve kaide gibi anlamlara gelir. Muaşeret de kökeni bakımından Arapça bir kelimedir. ‘şr kökünden gelen mu’âşarat; "birliktelik, sosyallik, birlikte yaşama" sözcüğünden alıntıdır.
Bir İslâm ahlakı terimi olarak adap, göz önünde bulundurulması gerekli olan kaideler, usuller, ahlaken uyulması gereken hususlar, terbiye ve nezaket kuralları anlamlarına gelir. Adabımuaşeret deyimi ise, topluluk içinde normal davranış şekilleri, insanların birbirleriyle geçinmeleri usulü, nezaket, terbiye ve görgü kuralları demektir.
Muaşeret kelimesi, tarihte ilk kez Mercimek Ahmed tarafından, 1432 yılında, Kâbusname eserinde yer almıştır. Edep kelimesini ise ilk defa Şinasi, bir yazısında “lenn-i edeb” şeklinde bir kelime grubu olarak kullanmıştır.
Bundan 40-50 yıl önce ilkokullarda okutulan adabımuaşeret kitabında 21 görgü kuralı yer almaktaydı. Bunların birincisi, emanet alınan bir şeyi geciktirmeden sahibine iade etmek, sonuncusu da başkasının sözünü kesmemek ve susmasını bilmekti.
Edeplere (yani adaba) uymamak edepsizlikti. Edepsizlik yerine saygısızlık, bencillik, sabırsızlık kelimeleri kullanılabilirdi. Edepsizlik sözcüğü ağır kaçtıysa buna "edep bilmemek" de denirdi. 1960’lı yıllarda okullarda ders olarak verilen adabımuaşeret, kelime olarak önemini yitirmese de günümüzde çok daha az kullanılmaya başlanmıştır.
“Edep bilenler başkadır.” diyor Mevlana Celaleddin-i Rumi. Bir toplulukta bizi herkesten ayıran, öncelikle, ahlakımızdır. Edindiğimiz örnek insan olma düsturu ile edebimizle bir toplumda insanlara ışık tutabiliriz.
Aslında yine de bir insanın edepli olması yalnızca kendine yaptığı bir iyiliktir çünkü edep, hem zahirini hem de bâtınını ahlakın en güzeliyle teçhiz etmektir. Esasında insan bâtınını güzelleştirdiğinde Cenab-ı Hak onun zahirini de güzel kılar. Hz. Ali’nin de işaret ettiği üzere, dünyada bir insanın elde edeceği hakiki zenginlik de böylesi güzel bir ahlaka sahip olmaktır. Zira “kişinin güzel ahlakı mizanda en ağır gelecek ameldir.”
Bu konu hususunda Es Seyyid Osman Hulusi Efendi’nin çok güzel bir beyti vardır:
Âdemi ikmâle sebeb lâzım olan cümle edeb
Hulûsî’yâ bak gör ki hep sıdkı bütünlerde bütün
(İnsanı olgunlaştırmaya sebep olan şey edeptir. Ey Hulûsi! Bak gör ki bu edep de hep doğruluğu, Allah’a bağlılığı ve sadakati tam olanlardadır.)
Kuşeyrî, üç meziyete sahip olan kimsenin garip ve yalnız olmayacağını söyler ve bu meziyetleri şöyle sıralar:
“Şüpheli insanlardan uzak durmak, güzel edep ve kimseyi incitmemek.”
Hatta ehl-i gönül, incinse de incitmemeyi kemal yolunun düsturlarından görmüştür. Alvarlı Efe de bunu şu şekilde kaleme almıştır:
Âşık der inci tenden
İncinme incitenden
Kemalde noksan imiş
İncinen incitenden.
İnsan olmanın kaidelerinden biridir edep. Ve pek tabii adabımuaşeret kurallarından en zor olanıdır incitmemek. Bize hem dünyadaki uyumumuz hem de ahiretimiz için illa ki edep gerek. O zaman yazımızı Yunus Emre’nin mısraları ile bitirelim:
Ehl-i diller arasında aradım kıldım talep,
Her hüner makbul imiş; illâ edep, illâ edep.
H. İklil ABBASOĞLU
YazarKitabın adı: Bize Göre, Gurabâhâne-i Laklakan, Frankfurt SeyahatnâmesiYazar: Ahmet HaşimYayınevi: MEB YayınlarıYayın yeri ve yılı: İstanbul/1999Sayfa sayısı: 227Yaş aralığı: 14+İşlenen konular: Hayat ...
Yazar: Sait ÖZER
“Derdinle hemdem olmayan bir kimseye, ne gönlün yanışı tesir eder ne de sazın iniltisi.” diyor Yavuz Sultan Selim bir şiirinde.Kula bir hemdem gerek. Hatta bize güzel demler getirecek bir hemdem gerek...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Sorumluluk, yaşamın her anında ve her alanında bizi şekillendiren derin bir bilinçtir. Bu bilinç, çevremizden ailemize, arkadaşlarımızdan mesleğimize, dünyamızdan kendi özümüze kadar uzanan geniş bir ...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Gönderdi Hudâ çün bize mihman ramazanıHoş tutmaya niyyet edelim biz dahı anı.Ramazan; biz kullar için yüce Yaradan’ın rahmet ettiği bir aydır. Ramazan, mağfiret ve istiğfar ayıdır. Açlık, susuzluk, di...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU