İLK KURBAN İLK CİNAYET VE KARGANIN KILAVUZLUĞU!
"İslâm'a göre¸ haksız yere bir kişinin kanını dökmek¸ bütün insanlığı öldürmek gibidir ve korkunç bir cinâyettir." Kutsal Kitabımız¸ ilk kurban ve ilk cinayet olaylarının Hz. Âdem'in iki oğlu Hâbil ve Kâbil kardeşler üzerinden şöyle anlatır bizlere: "Onlara Âdem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku: Hani her biri birer kurban sunmuşlardı¸ kurban birinden kabul edilmiş¸ ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen¸ kabul edilene: Seni öldüreceğim.' demişti. O da; Allah¸ sâdece takvâ sahiplerinden kabul eder.' demişti. And olsun¸ eğer sen beni öldürmek için bana elini uzatırsan¸ ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam. Çünkü ben âlemlerin Rabb'inden korkarım! Ben isterim ki sen¸ benim günahımı da¸ senin günahını da yüklenip ateş halkından olasın! Zâlimlerin cezâsı budur.' Nefsi¸ onu kardeşini öldürmeye sevk etti¸ onu öldürdü¸ ziyâna uğrayanlardan oldu. Derken Allah¸ ona kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. Karganın yaptığını görünce; Yazık bana¸ şu karga kadar olamayıp da kardeşimin cesedini gömmekten âciz miyim ben?' dedi ve pişman olanlardan oldu!"1 Kardeşini Öldüren Âdemoğlu Hz. Âdem'in iki oğlu Hâbil ve Kâbil¸ kurban takdîm ediyorlar Yüce Yaratıcı'ya. Birisinin takdîmi kabul ediliyor¸ diğerininki kabul edilmiyor. Kurbanı kabul edilmeyen Kâbil¸ kendini sorgulayacağı¸ nerede eksik yahut yanlış yaptığını araştıracağı yerde¸ kardeşini kıskanıyor ve onu öldürmeye yelteniyor. Kardeşi onu uyarıyor¸ yapacağı işin yanlış olduğunu söylüyor ama o dinlemeyip kardeşini öldürüyor. Sonra da kardeşinin cesedini gömme konusunda kargalardan âciz bir duruma düşüyor. Şimdi âyetlerdeki mesajları anlamaya çalışalım: - Bizden öncekilerin hayat hikâyelerini ibret nazarıyla okuyup başkalarına da anlatmalıyız. Zira âyet¸ oku/anlat diye başlıyor. Bizler de kıssayı hem kendimize okuyacağız hem başkalarına. Âyetteki oku anlamına gelen ütlü ifadesi¸ daha çok anlayarak okumayı öne çıkarır. Dolayısıyla kıssayı anlayarak ve üzerinde durup düşünerek okumalıyız.Mâhiyeti farklı da olsa kurban¸ Hz. Âdem'den beri devam edegelen bir ibâdettir. İbâdetin hükmü¸ zamanı¸ şekli değişiklik arz etse bile kurban evrensel bir ibâdettir. - İbâdetlerimizi Allah için yapmalı ve kabul edilmesi için duâ etmeliyiz. - İbâdetlerimizin kabul edilmemesi endişesini taşımalıyız. Nitekim Peygamberimiz¸ her namazdan sonra üç kere "Estağfirullah/Allah'ım¸ Sen'den af dilerim." derdi. Bunun anlamı¸ "Yâ Rab! Sana yaraşır ibâdet yapamadım¸ eksik ve kusurlarımdan dolayı affını dilerim." demektir. Hz. İbrâhim¸ oğlu İsmâîl ile birlikte Ka'be'nin yapımını bitirdikten sonra¸ "Ey Rabbimiz! Bunu bizden kabul buyur¸ şüphesiz Sen duâları en iyi işiten ve niyetleri en iyi bilensin." diye duâ etmişlerdi. - İbâdetlerimizin kabul edilmesi¸ onların Allah için ve içtenlikle yapılmasına bağlıdır. - Yüce Allah¸ kendisini tanıyan ve kendisinden sakınan muttakî kullarının ibâdetlerini kabul eder. Kıskançlık Kötü Bir Hastalıktır - Kıskançlık¸ insanı kardeş kanını dökmeye kadar götüren kötü bir hastalıktır. Allah korkusu ise¸ kişiyi kötülüklerden alıkoyan bir duygudur. Hâlbuki herkese veren Yüce Allah bize de verir. Yeter ki¸ istemesini bilelim ve nimete lâyık olalım. Başkalarına verilene göz dikmeye ve onları kıskanmaya hiç gerek yoktur. Yüce Allah'ın hazînesinde herkese bol bol yetecek nimet/rızık vardır. O'ndan istemeli ve nimete müstahak olmaya gayret etmeli. Öte yandan¸ Yüce Allah'ın kullarına verdiği nimet ve külfetler¸ onlar için bir imtihân sebebi/sorusudur. Nimetin asıl sahibini unutan insan¸ kıskançlık hastalığı ile tüm bu gerçekleri göremez/düşünemez olup her türlü günahı işler ve sonunda hep kaybedenlerden olur. - İslâm'a göre¸ haksız yere bir kişinin kanını dökmek¸ bütün insanlığı öldürmek gibidir ve korkunç bir cinâyettir. - Hâbil¸ kendisini öldüreceğini söyleyen kardeşine¸ "Sen beni öldürmek için bana elini uzatırsan¸ ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam." diye karşılık verdi. İslâm'da nefsi müdâfaa etmek vardır. Ancak Hâbil¸ kardeş kavgasını başlatan taraf olmak istemedi; haksız yere kardeşini öldürmeyi düşünmedi ve tehditler savursa da kardeşinin kendisini öldüreceğine ihtimal vermedi. Kardeşini böyle bir girişimden vazgeçirmek için bunları söyledi. Zaten bir rivâyete göre Kâbil¸ uyurken kardeşini katletti. Hâbil'in bu sözleri¸ kardeş kavgasında kan döken taraftan olmamanın gereğine işaret eder. Nitekim Hz. Osman da aynı yolu izleyerek¸ kendisini öldürmek isteyenlere savaş açmadı¸ karşılık vermedi ve sonunda şehîd edildi. Bugün tekbirlerle birbirlerini öldüren Müslümanlar¸ Hâbil-Kâbil kıssasını iyi okumalıdırlar. Nitekim bu konuda Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "İki Müslüman kılıçlarıyla karşılaşacak olurlarsa¸ kâtil de maktûl de cehennemdedir." "Ey Allah'ın Rasûlü!" dediler¸ "Kâtili anladık¸ maktûl ne diye cehennemde olsun?" Şöyle buyurdu: "Çünkü o da karşısına çıkanı öldürmeye azmetmişti."2 - Kötülükleri başlatanlara¸ kötü çığır açanlara¸ onların yolunu izleyenlerin günahlarından da yazılır. Böylece onlar kendi işledikleri günahlara bir de başkalarına kötü örnek olma günahını eklemiş olurlar. Bu konuda Peygamberimiz şöyle buyurur: "Her kim İslâm'da güzel bir çığır açarsa¸ o kimseye hem onun ecri hem de kıyâmet gününe kadar onunla amel edeceklerin ecri kadar ecir verilir. Kim de İslâm'da kötü bir çığır açacak olursa¸ o kişiye hem o kötü işinin günahı¸ hem de kıyâmet gününe kadar onunla amel edeceklerin günahı kadar günah yazılır."3 - İnsanlık tarihi¸ devamlı hak-bâtıl¸ mazlûm-zâlim mücâdelesine tanık olmuştur. Önemli olan¸ bu sınav arenasında safımızı belirlemek ve doğru yerde saf tutmaktır. - Kıskançlıkla haksızlık yapmaya devam eden zâlimler¸ kargalardan daha âciz varlıklardır. - Her hayvanın yaratılış hikmeti vardır. Hayvanlar yaratılış gâyelerine uygun hareket ederler. Hayvanlar pek çok konuda insanlara örnek olmuşlardır. Sözgelimi arılar ve karıncalar örgütlü çalışmada örnek olmuşlar. Kara¸ deniz ve hava hayvanları¸ kara¸ deniz ve hava taşıtlarının yapımında örnek ve model olmuştur. Burada da karga insana rehberlik etmiştir. Dolayısıyla dilimizde kuş beyinli¸ eşek kafalı¸ kılavuzu karga olanın
gibi deyimler kullanılsa da hayvanlardan alacağımız pek çok ders vardır. - İnsan¸ başına gelen olaylarda suçu başkasına atmayı bırakıp önce kendisini sorgulamalıdır. Kurbanı kabul edilmeyen Kâbil¸ kendi ihlâsını sorgulamadı; kardeşini kıskandı ve onu öldürmeye kalkarak kaybedenlerden oldu. - Son pişmanlık fayda vermez. Önemli olan¸ ileride pişman olunacak yanlışlar yapmamak ve olanlardan ders almaktır. Fırsatlar elden kaçmadan tevbe etmesini bilmek gerekir. Burada kardeş kâtili Kâbil'in pişmanlığı¸ karganın karşısında gülünç duruma düşmesinden kaynaklanmaktadır. Yoksa o¸ kardeşini öldürdüğüne pişman olup tevbeye sığınmamıştı. Her Şey Allah Rızası İçin Olmalı - O hâlde kurban başta olmak üzere ibâdetlerimizi yerine getirirken¸ bizi Yüce Allah'tan ve O'nun rızâsını kazanmaktan alıkoyan şeyleri bertaraf etmesini¸ onlardan kurtulmasını bilelim¸ ibâdetlerimizi yalnızca Yüce Allah için yapalım. Unutmayalım ki kestiğimiz kurbanların etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz; Yüce Mevlâ'nın yaptığımız ibâdetlere ihtiyacı yoktur. Onlara ihtiyacı olan biziz. Kul olarak bizden O'na ulaşacak olan takvâdır¸ O'nu hesaba katarak yaşama bilinci ve O'nun rızâsını kazanma çabasıdır. - Önceki toplumlarda kurban ibâdetinin kabulüne işaret olarak bir ateşle yakılmasına şu âyet işaret etmektedir:4 "Onlar: "Allah bize and verdi ki bize ateşin yiyeceği/yakacağı bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmayalım." dediler."5 - Önceki ümmetler¸ kurban ibâdeti için mâlî sunumlarda bulunuyorlardı. Bu ümmetin kurbanı ise yalnızca deve¸ sığır ve koyun-keçi cinsinden bir hayvanın Kurban Bayramı günlerinde kurban edilmesi olarak belirlendi. Önceki ümmetler kestikleri/sundukları kurbandan yararlanamıyorlardı¸ bu ümmete ise kestikleri kurbandan yararlanma hakkı verildi. Öncekilerin kurbanı kabul edilince¸ gökten inen bir ateşle yok edilirdi. Yüce Allah¸ bu ümmete ancak mıttakîlerin kurbanlarının kabul edileceğini açıkladı¸ kimin kurbanının kabul edilip edilmediğini ise âhirete sakladı. Böylelikle insanlar¸ bu dünyada rezil rüsva olmaktan kurtuldu. Bu kâide diğer ameller için de geçerlidir¸ biz hangi sâlih amelin kabul edilip edilmediğini bilemeyiz. Ancak amellerin kabul şartlarını söyleriz¸ sonuçları gizli açık her şeyi bilen Yüce Allah'a bırakırız. Dipnot 1. 5/M
2. Buhârî¸ İman 22¸ Diyât 2; Müslim¸ Fiten¸ 15.
3. Müslim¸ Zekât¸ 69.
4. Bkz. İbnü'l-Cevzî¸ Zâdü'l-Mesîr¸ I¸ 516.
5. 3/Âl-i İmran¸ 183.
Ali AKPINAR
YazarHer ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR
Yüce Allah’ın son mesajı Kur’ân ve son peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) ile bir kez daha yenilediği İslâm dini, bütün zamanları ve bütün coğrafyaları kuşatan evrensel bir dindir. Onun kitabı ve Peygam...
Yazar: Ali AKPINAR
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), hevasından bir şey konuşmayan ve konuştukları vahiyden ibaret olan[1] bir önder olarak Yüce Allah’ın bildirmesi ile geleceğe dönük bazı açıklamalarda bulunmuştur. ...
Yazar: Ali AKPINAR
Daha çok küçükken rahmetli dedem beni sık sık sevindirirdi. Yattığım odadan salona kadar geçeceğim yola aralıklarla bir bir bozuk ve kâğıt para koyardı. Sonra da seslenerek beni çağırırdı. "Tarık, ge...
Yazar: Erdal KARASU