İDEAL BESLENME
İnsan organizması gerçekten mükemmel yaratılmıştır. Gıda alımını kestiğimiz andan itibaren¸ otomatik olarak¸ koruyucu mekanizmalar devreye girmektedir. Böylelikle vücut¸ harcamalarında kesinti uygulamasına başlamaktadır. İnsanoğlu¸ iki hücrenin ideal beslenme ortamı olan anne karnındaki 9 aylık sürede birleşip çoğalması sonucu olmuştur. Ancak insanoğlu aynı sağlıklı ve değerli ortamı dünya hayatı boyunca bulamamakta¸ bu da bazı problemlere yol açmaktadır. 20. yüzyılın başında daha çok zengin tabakanın sorunu olan şişmanlık ve beslenme bozukluğu¸ son yıllarda yoksul kesimde artmaya başlamış ve adeta topyekûn insanlığı tehdit eder duruma gelmiştir. Kilo Problemi Şişmanlık¸ birçok hastalığın ya sebebidir veya zemin hazırlayıcısıdır. Bu hastalıklar arasında tansiyon ve kolestrol yüksekliği¸ şeker ve kalp hastalıkları¸ felçler ve horlama başta gelir. Yoğun yaşanan stres faktörlerinin de etkisiyle hayatı tehdit eder hale gelen şişmanlıkla mücadele kaçınılmaz olmuştur. Konunun uzmanları¸ ilk zamanlar enerji kısıtlaması ve hatta uzun süreli açlık gibi kaideleri ısrarla tavsiye etmişler¸ bununla kısmî başarı da elde etmişlerdir. Ancak geçen zaman bu tezi doğrula-mayınca başka alternatifler aranmıştır. Önceleri; "Can boğazdan gelir." ve "Bir dirhem et bin ayıp örter." atasözleri geçerli olmuşsa da zamanımızda "Can boğazdan çıkar." sözü doğru kabul edilmektedir. Şişmanlığın birçok sebebi vardır: Alınan gıdaların niteliği ve miktarı¸ genetik yapı ve ailevî yatkınlık¸ stres ve psikolojik faktörler gibi. Ancak insanoğlunun mükemmel organizmasını basit bir makineye indirgeyerek¸ "Alınan enerji harcanandan fazlaysa kişi şişmanlar." tarzında çıkarımlar yapmanın doğru olmadığına inanıyoruz. Şişmanlık sorunu olan birçok insana geçmişte kalori hesabı yaptırılarak yedikleri gıdalar azalttırılmıştır. Hatta¸ mucize anonsu ile çeşitli ilaçlar piyasaya sürülmüştür. Bunların birçoğunun faydasız¸ dahası¸ yanlış veya zararlı olduğunu bugün bilmekteyiz. İnsan organizması gerçekten mükemmel yaratılmıştır. Gıda alımını kestiğimiz andan itibaren¸ otomatik olarak¸ koruyucu mekanizmalar devreye girmektedir. Böylelikle vücut¸ harcamalarında kesinti uygulamasına başlamaktadır. Gıdalardan yüzde 20-30'luk bir kısıtlama yapıldığını farz edelim. Organizma¸ herhangi bir zayıflama sürecine girmeden¸ bu mekanizma ile canlılığını sürdürebilmektedir. Organizmanın bu özelliği¸ düşük kalorili az miktarda yemek yiyerek zayıflanabileceği iddiasına da darbe vurmaktadır. Ama bunun yanında yüzde 10 daha fazla gıda almamız halinde hemen kilo artışı ile şişmanlığı davet edebilmemiz ilgi çekicidir. Bu özellik yanında şu noktayı da unutmamalıyız: Yediğimiz gıdalarla aldığımız aşırı yağlardan daha çok şeker ve karbonhidratların şişmanlattığı bir gerçektir. Zayıflama kitaplarında üzerinde yeterince durulmayan bu beslenme şekli üzerinde bu kitapta ayrıntılı bilgi bulacaksınız. Kalori ve tartı hesabı gibi kilolu insanların bıktığı ve soğuk baktığı sıkıcı rejim ve diyet programları elinizdeki kitapta yer almamaktadır. Yıllarca bu eserin yazarlarının da uyguladığı kalori programları gerçekten sıkıcı ve bıktırıcı olduğu kadar¸ tatbiki de zordur. Çünkü bu listelerde: ♦ Az kalorili gıdalar tavsiye edilir¸ bunlar ise genelde lezzetsizdir. ♦ Hamur işleri ve ekmek gibi besleyici ve doyurucu besinler dışlanmaktadır. ♦ Dengeli beslenme sağlanmamaktadır. ♦ Kalori hesabı yapmak zor ve zevksizdir. ♦ Kişinin doya doya yemesi yasaktır. ♦ Ailenin rejim yapana uyum sağlaması mümkün değildir. Diyet yapan kişi tek kalmakta¸ adeta dışlanmaktadır. ♦ Halsizlik¸ baş dönmesi gibi şikâyetler ortaya çıkabilmektedir. ♦ Mevsimlere uydurmak zordur. ♦ Yemek tarifleri karışıktır ve topluma yabancı tariflerle sık karşılaşılmaktadır. ♦ Miktar ayarlamak güçtür. Kalori hesapları kafa karıştırıcıdır. Bu tavsiyeler¸ yeme alışkanlıklarınızı değiştirmeyi ve doyarak ideal kilonuzu yakalamayı hedeflemektedir. Zayıfladıktan sonra basit bazı tedbirler ile miktar ve kalori sınırlaması olmaksızın¸ formunuzu korumaya devam edeceksiniz.
Sefa SAYGILI
Yazar
Şerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Her ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR
Arkadaşlık ilişkileri çocuğun evinde karşılanamayan en önemli ihtiyaçlarından biridir. Bu ihtiyacı¸ bebeklik dönemine kadar uzanır. Çocuklar arkadaşlığa¸ sadece tatmin sağlamak için değil¸ aynı zamand...
Yazar: Sefa SAYGILI
Daha çok küçükken rahmetli dedem beni sık sık sevindirirdi. Yattığım odadan salona kadar geçeceğim yola aralıklarla bir bir bozuk ve kâğıt para koyardı. Sonra da seslenerek beni çağırırdı. "Tarık, ge...
Yazar: Erdal KARASU