HÜNKAR YOLU
Bir ırmağın kenarında anlatılan bir menkıbenin¸ ulu bir dağın eteklerinden akıp gelen bir akıncı narasının¸ bir dergâha sinip kalmış hu seslerinin¸ bir medrese eyvanının şahit olduğu ilim ilmeklerinin arasından geçen bir yoldur bu hünkâr yolu.
Şu Hazar Denizine¸ şu Aral Gölüne şu Sırderya Nehrine¸ şu Horasan'a¸ şu Mezopotamya'ya¸ şu Diyar-ı Rum'a¸ şu Arap Yarımadası'na bir sorun ya bir kahraman¸ ya bir evliya¸ ya bir âlim¸ ya bir komutan ya da bir hünkâr hikâyesi karşılayacaktır sizi.
İki yüzyıl boyunca
Bir ırmağın kenarında anlatılan bir menkıbenin¸ ulu bir dağın eteklerinden akıp gelen bir akıncı narasının¸ bir dergâha sinip kalmış hu seslerinin¸ bir medrese eyvanının şahit olduğu ilim ilmeklerinin arasından geçen bir yoldur bu hünkâr yolu.
Şu Hazar Denizine¸ şu Aral Gölüne şu Sırderya Nehrine¸ şu Horasan'a¸ şu Mezopotamya'ya¸ şu Diyar-ı Rum'a¸ şu Arap Yarımadası'na bir sorun ya bir kahraman¸ ya bir evliya¸ ya bir âlim¸ ya bir komutan ya da bir hünkâr hikâyesi karşılayacaktır sizi.
İki yüzyıl boyunca konarak -konduğumuz yerde devletler kurarak- göçerek -göçerken yanımızda medeniyetimizi de taşıyarak gittiğimiz- uzun¸ upuzun bir yolun kenarlarına dizilmiş şu kervansaraylar¸ şu kümbetler¸ şu türbeler¸ şu tekkeler¸ şu köprüler¸ şu medreseler¸ şu hanlar¸ şu hamamlar¸ şu ulu camilerin dilinde hep Diyar-ı Rum'un bitmeyen türküleri vardı.
Boylar oymaklarla birlikte Diyar-ı Rum'a upuzun bir yoldan geldiler¸ yoruldular¸ dinlendiler yerleştiler yaşadılar sonra öldüler. Yanımızdaki şehre¸ kasabaya¸ köye¸ ovaya¸ yaylaya¸ dereye¸ çaya¸ dağa taşa¸ ad verdiler¸ isimlerimize isimlerini¸ dilimize kelimelerini¸ inancımıza inançlarını kattılar. Onları böylece yaşatıyoruz aramızda.
Bu hikâye iki yüz yıllık Hünkâr Yolunu kateden işte bu insanların hikâyesidir.
Tarihin gördüğü en büyük yürüyüşten biriydi onlarınki. Orta Asya'dan başladı¸ Anadolu içlerine¸ hatta Ege kıyılarına kadar varıp dayandı.
Bu yolculuk¸ ülkeler¸ beldeler arasında bir yürüyüş değildi yalnızca. Bilakis¸ hem sosyolojik¸ hem manevî düzlemde bir büyük dönüşümün ifadesiydi.
Selçuklular¸ asırlar süren bu büyük yürüyüşleri esnasında¸ İslâm'ın diriltici nefesiyle bir 'aşiret'ten 'devlet' ve 'devlet'ten de 'medeniyet' çıkardılar. Onların Maveraünnehir'den Anadolu'ya uzanan yolculuğu¸ bu açıdan eserleri ve hatırası bugün bile taptaze duran İslâmî bir 'medeniyet'e yolculuk niteliğindeydi aynı zamanda...
Hünkâr Yolu¸ insanlık tarihinin en çarpıcı 'yolculuk'larından birini¸ Selçukluların büyük yürüyüşünü anlatan¸ sürükleyici bir roman. Tarihî gerçeklere dayalı kurgusuyla da¸ 'aşiret'ten 'medeniyet'e bu büyük yürüyüşün dinamiklerini başarıyla ortaya koyuyor...
Muharrem AKIN
YazarŞeyh Abdurrahman Erzincanî’nin soyu, Orta Asya’dan gelerek Erzincan’a yerleşmiştir. Evlâd-ı Rasûl’den ve Yıldırım Bâyezîd devri meşayihlerindendir. Zamanının gerekli ilimlerini memleketi olan Erzincan...
Yazar: Resul KESENCELİ
Sultan I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi ve II. Mahmud'un annesidir. Eski hayatı ve Osmanlı Sarayı’ndaki yaşantısı hakkında çok sağlam ve tatmin edici bir bilgi yoktur. Kafkas kökenli olması muht...
Yazar: Zühal ÇOLAK
Nasihat Yayınları tarafından yayınlanan "Muhammed Bahaüddin Şâh-ı Nakşbend Hazretleri" isimli kitap okuyucusuyla buluştu. 92 sayfadan oluşan eser yazarı Prof. Dr. Necdet Tosun'un önsözüyle başlıyo...
Yazar: Muharrem AKIN
Şerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ