HOŞGÖRÜNÜN ZİRVESİ
Sevgili çocuklar; Hoşgörülü olmak, insanların kusurlarını, küçük hatalarını görmemek, affedici olmak demektir. Hatasız kul olmaz; hepimiz, unutarak, bilmeden veya içimizden gelen dürtülere kapılarak bazı yanlışlar yapabiliriz. Hoşgörü sahibi olmak iyi bir özelliktir. Atalarımız, “Yaratılanı hoş gör, Yaratan’dan ötürü.” diyerek bu davranışı tavsiye etmişlerdir. Beklenmeyen olumsuz bir durumla karşılaştığımızda önce sabretmek, sonra da hoşgörülü davranmak bize birçok fayda sağlar. Biliyoruz ki “Öfkeyle kalkan, zararla oturur.” Hoşgörülü insan deyince benim aklıma ilk gelen Peygamber Efendimiz oluyor. O her konuda olduğu gibi hoşgörüde de zirvededir, bize en güzel örnektir. Rafi adında bir küçük çocuk Ensar’dan birinin hurma ağaçlarını taşlamıştı. Bahçe sahibi onu yakalayıp Hz. Peygamber (s.a.v.)'e getirdi ve ondan şikâyetçi oldu. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) çocuğu yanına çağırdı, başını okşayıp sordu: ''Çocuğum, bunu neden yaptın?'' Rafi çok utanmıştı. Kısık bir sesle: ''Çok açtım, karnımı doyurmak için yaptım.'' dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) şefkatle: ''Yavrum, bir daha ağaçları taşlama, altına dökülenleri toplayıp ye; Allah seni böylece doyurur.'' diye buyurdu. Mekke’deki mücadelesinde yalnız kalan, kavmi tarafından hakaret ve işkence gören Peygamber Efendimiz, tebliğ görevini yerine getirmek için Taif’e gitmişti. Taif’teki Sakif Kabilesi’nin önde gelen adamları Peygamberimiz’i dinlemedikleri gibi taşlatmışlardı. Kan revan içinde bir bağ evine sığınan Peygamber Efendimiz o halde bile; “Allah’ım milletimi bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar.” diye dua etmişti. Peygamberimiz ve ashaptan bazıları mescitteyken dışarıdan, çölde yaşayan bir bedevî geldi ve durup dururken mescidin bir köşesine abdestini bozdu. Orada bulunan ashap o adama çok kızdılar. Onun üzerine yürümek isterlerken Peygamberimiz onları engelledi. Bir kova su istetti ve kirlenen yere döktürdü. Olay da böylece kapanmış oldu. Sevgili Peygamberimiz insanların işlemiş olduğu günahların her tarafta anlatılmasını hoş karşılamaz, bir Müslüman'dan bir kusur meydana gelmişse, onu gören kimsenin, bu ayıbı örtmesini ister ve bu konuda şöyle derdi: “Kim bir Müslüman’ın bu dünyada bir ayıbını örterse Allah da kıyamet günü onun bir ayıbını örter.” Uhut Savaşı’nda sevgili amcası Hz. Hamza’yı katleden Vahşi, yıllar sonra Müslüman olmuştu. Karşısında Vahşi’yi gören Allah Rasûlü, mübarek gözlerinden yaşlar boşanarak amcasını hatırlamış ve affettim ama gözüme fazla görünme buyurmuşlardı. Hz. Muhammed (s.a.v.), günah işlemenin sıkıntısını çeken ve bu sebeple kendisine gelip ne yapmaları gerektiğini soran insanları daima hoşgörüyle karşılamış, onlara ceza vermek yerine, günahlarına kefaret olacak bir hayırda bulunmalarını tavsiye etmiştir. Peygamberimiz, kamuyu ilgilendiren suçlar hariç, meydana gelen kusur ve hatalarda affedici davranırdı. Hz. Aişe Annemiz şöyle anlatmıştır: “Ben Hz. Peygamber’in kendi şahsına yapılan bir haksızlığın öcünü aldığını hiç görmedim. Yalnız Allah’a hürmetsizlik ifade eden durumlar hariç. Eğer Allah’a hürmetsizlikte bulunmuşsa biri, Allah’ın elçisi bu konuda insanların en öfkelisi olurdu.” Sevgili çocuklar, hoşgörülü insanlar toplumda sevilen ve aranan insanlardır. Bu güzel huya sahip oluruz inşallah.
Sırrı ER
YazarHayvanlar Âleminin Bilinmeyenleri * Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür. * Çekirgenin kulağı dizindedir. * Kuşlara elektrik çarpmaz; çünkü elektrik onların tüyünden geçemez. * Sinekkuşları, ...
Yazar: Nisa ERCİYES
Sevgili çocuklar;Mehmet Akif Ersoy’un bütün şiirleri Safahat adlı kitapta toplanmıştır. İstiklal Marşı hariç. Bunun sebebini soranlara şunları söylemiş Mehmet Akif: “Bundan böyle o marş sadece benim d...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar, kâinatın ve âlemlerin yaratıcısı olan yüce Rabb’imiz bu dünyayı bir imtihan yeri olarak belirlemiştir. İlk insandan bu güne kadar her zaman iyilerle kötüler, mücadele, münakaşa ve sa...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar;Ülkemizde her yıl olduğu gibi eylül ayı gelince kocaman yaz tatili sona erdi. Eğer eylül ayının dili olsaydı neler söylerdi çocuklara? Bir düşünün bakalım. Benim ilk anda aklıma gelen...
Yazar: Sırrı ER