HAYATI CENNETE ÇEVİRMEK: VERMEK
Günümüz Müslümanlarının yitirdiği temel dinamiklerden biridir infak. Kapitalist düzen¸ bencilliği ve bireyselliği öne çıkardıkça infakı geriye itiyor. Yüz yıl öncesinin sadaka taşları tarihî bir masal gibi anlatılıyor günümüzde. İşte sadaka taşının ve sadakanın masallara karıştığı günümüzde Senai Demirci dikkatlerimizi infaka¸ yardımlaşmaya ve malımızdan vermeye çekiyor.
Senai Demirci¸ birbirinden güzel kitaplara imza atan önemli yazarlardan birisi. Bu güzellikler halkasına yeni bir kitap daha ekledi: "Canla Bağışla". Yazar¸ bu eseriyle Müslüman aydın resmini çoğaltıyor. Dilin büyüsünü yakaladıktan sonra salt edebiyat peşinden koşan ve kendi değerlerini unutan¸ onlara sırt çeviren¸ yetiştiği çevreyi unutan ehl-i kalemler vardır. Belli bir noktaya geldikten sonra bu kişilerden din¸ diyanet adına pek bir şey okuyamayız. Daha doğrusu o tür kişiler¸ din¸ diyanet adına bir şey yazmayı utanç sayarlar. Din¸ diyanet adına bir şeyler yazmamayı da entelektüel olmalarının bir gereği olarak görürler. Oysa kalemini sivrilten ve yazdıklarıyla öne çıkanlar¸ okurlarına kendi kutsal değerlerini hatırlatmalı ve onları belli konularda uyarmalıdır. Çünkü Müslüman aydın bilinci ve tavrı bunu gerektirir.
Bu anlamda hem Timaş Yayınları hem de Senai Demirci bilinçli bir tavır sergiliyorlar. Elbette Müslüman sanatçılar salt edebiyat ürünleri üretmeli¸ bu anlamda da Müslümana yakışır bir tavır sergilenmelidir. Ne var ki bunu yaparken insanları temel dinamiklerimize çağırmakta da geri durulmamalıdır.
Senai Demirci¸ "Kıl Beni Ey Namaz"¸ "Selam Sana Ey Nebi"¸ "Söz Yangını" gibi kitaplarıyla kalemini dinin temel dinamiklerine seferber ettiğini gösterdi. Namazı ve Peygamber Efendimizi ve gıybetin insana verdiği zararları anlattıktan sonra yeni bir konuyu nazara veriyor: İnfak.
"Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir." diyen Peygamber Efendimizin (s.a.v.) dikkat çektiği infak üzerinde duruyor "Canla Bağışla" adlı kitabında.
Günümüz Müslümanlarının yitirdiği temel dinamiklerden biridir infak. Kapitalist düzen¸ bencilliği ve bireyselliği öne çıkardıkça infakı geriye itiyor. Yüz yıl öncesinin sadaka taşları tarihî bir masal gibi anlatılıyor günümüzde. İşte sadaka taşının ve sadakanın masallara karıştığı günümüzde Senai Demirci dikkatlerimizi infaka¸ yardımlaşmaya ve malımızdan vermeye çekiyor.
Demirci kitabın ön sözünde infakla¸ vermekle ilgili şunları söylüyor:
"İnfak¸ verişlerimizin karşısına daha büyük¸ daha kalıcı¸ daha anlamlı¸ daha vefalı¸ daha değerli alışlar koymak içindir. İnfak¸ giderek hafifleyen dünya kefesinin karşısına giderek ağırlaşan cenneti koymak içindir. İnfak için niyetlenmek¸ varlığımızı aşağılayıcı bir tükenişten¸ küçültücü bir yangından kurtarma çabasıdır. İnfak¸ varoluşumuzu yeni baştan tanımlamak¸ tamamlamak içindir.
Vermek¸ kendisine verildiğini bilenlerin işidir. Vermeme kendisine verildiğini unutanların titreyişidir. Kendilerine verildiğini inkâr edenler¸ kendilerine¸ zorla ele geçirdiklerini giydikleri¸ tesadüfen bulduklarını yedikleri zavallı ve silik bir varoluşu yakıştırırlar. Sanki "Ne hâliniz varsa görün!" terk edilmişliği içindedirler. Yabancı bir evde izinsiz oturanların tedirginliğiyle yaşarlar. Sığıntıdırlar.
Başkasına verebilen¸ kendisine Bir'inin verdiğini bilir. Vermekle "Veren"i bulur verenler. İnfak ederek Allah'ı kazanırlar. Allah'ı kazananlar ise cömerttirler. Fakirlikten korkmazlar. Başkalarını düşünürler. Kendilerine yontmazlar. Muhtaçları da öncelerler. İstiflemez¸ paylaşırlar. Yığmaz¸ dağıtırlar. Haksızlık etmekten korkarlar.
İnfak¸ insanı Allah'la alışverişe davet eder.
Canla¸ baş bağışlamakla¸ canımızı ve malımızı ebediyetin kucağına yatırırız. Ellerimizi açtığımızda¸ avuçlarımızda cennetimizi inşa ederiz. Avuçlarımızı kapatıp¸ kendimize saklayarak¸ üst üste yığarak¸ korkuyla istifleyerek¸ cimrilik ederek kalbimizde başlayan bir cehennem kurarız."
Dünya hayatımızı malın gölgesine sığınarak kuracağımız cehennemde değil¸ infakta bulunarak¸ bize verilenden vererek Peygamber Efendimizin (s.a.v) "bizden" dediği kişilerden olabilmek için yapmamız gerekenleri veciz ifadelerle hatırlatan bir kitap Canla Bağışla. Senai Demirci'nin bu kitabını okumazsanız eksik kalmazsınız belki ama kitapta hatırlatılan infakı yapmazsanız hayatınızda çok şey eksik kalır. Vermekle elde edeceğimiz cenneti kazanamadığımız gibi¸ kalbimizden başlayan bir cehennemin içine düşeriz. İşte bu açılardan Senai Demirci'nin kitabı önem kazanıyor.
Sözü Senai Demirci'nin sözleri ile noktalayalım:
Mustafa OĞUZ
YazarDinî-tasavvufî eserlerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in beden özelliklerini ve manevî şahsiyetini ifade için çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunlardan Nûr-ı Muhammedî veya Hakîkat-i Muhammediye konulu e...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Kanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Yavuz Sultan Selim’in kısa süren saltanatından sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen oğlu Kanûnî Sultan Süleyman da babası ve dedeleri gibi tasavvufa meyilli bir padişahtı. Hatta o tasavvufa meyli ba...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Sultan I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi ve II. Mahmud'un annesidir. Eski hayatı ve Osmanlı Sarayı’ndaki yaşantısı hakkında çok sağlam ve tatmin edici bir bilgi yoktur. Kafkas kökenli olması muht...
Yazar: Zühal ÇOLAK