Fethin Nişânesini Koruma Arzusu
Büyük Türk tarihine bakıldığında İstanbul'un fethinin en mühim hadiselerinden biri olduğu açıkça görülür. Bu fetihle Osmanlı orduları Avrupa’yı fethe yönelmiştir. Ortaçağ kapanmış, Yeniçağ insanlık tarihine yeni bir sayfa olarak açılmıştır. İstanbul'un fethi kendisine “Fatih” unvanı verilen II. Mehmet gerçek hâkimiyetini tesis etmiştir.
Bu önemli tarihî vaka ile 1000 sene kadar sürmüş olan Doğu Roma İmparatorluğu ortadan kaldırılmıştır. Civarda Bizans devletinden güç devşirerek yaşamakta olan Mora Despotluğu ve Trabzon Pontus Devleti gibi siyasî teşekküller sona erdirilmiş, Balkanlar'da ve Anadolu'da devletin emniyeti sağlanmıştır.
Fatih, devletin siyasî gelişimini sağladığı gibi, ticarî faaliyetleri de artırmış, ekonomik durumu kuvvetlenen yönetim, ilim ve sanat alanlarında hemen hemen her sahada ilerlemeler kaydetmiştir. İstanbul’un Osmanlı hâkimiyetine geçmesinin en önemli neticelerinden biri de Türk denizciliğinin kuvvetlenmiş olmasıdır. Bu fetihle kısa bir süre içinde Türk donanması daha da kuvvetlenmiş ve Karadeniz bir Türk gölü hâline gelmiştir. Aynı şekilde donanmamız bütün Akdeniz’de hâkimiyet sağlamıştır.
“Feth-i Mübin” olarak isimlendirilen İstanbul’un fethi ile aziz Türk Milleti, İslâm’ın şan, şeref ve yüceliğini bütün dünyaya yeniden ilan etmiştir. İslâm âleminin asırlardır kızıl elması olan İstanbul, Müslümanlar için bir ideal olarak fethi için yollara düşülen kutlu bir gayedir.
Emeviler ve Abbasiler Döneminde yapılan seferlerle mümkün olmayan fetih; Hz. Muhammed (s.a.v.)’in, kutlu müjdesiyle İstanbul'un fethini ve fethi başaracak orduyu “ne güzel komutan ve ne güzel asker” diye ilan etmesinin sevinçli semeresidir. Aslında İstanbul'un fethi Türk tarihi kadar İslâm tarihinin de en önemli olayı olma vasfını taşımaktadır.
İstanbul’un fethi dendiğinde Fatih Sultan Mehmet ile birlikte anılan isimlerin başında asıl adı Muhammed olan Akşemseddin Hazretleri gelmektedir. Malum olduğu üzere, Akşemseddin Hazretleri, Şeyh Hâmid-i Velî/Somuncu Baba Hazretleri’nin rahle-i tedrisinden geçen Hacı Bayram-ı Velî’nin talebesidir. Akşemseddin’in fethi önceden haber vermiş olması ve kuşatma esnasında askerin maneviyatını artıran faaliyetlerde bulunması mensup olduğu manevî silsilenin ulu şahsiyetlerini de önemli kılmaktadır.
İslâm dünyasının kuvveti açısından da İstanbul’un fethi ayrı bir önem taşımaktadır. Uzun zamandan beri önemli bir hâl almış olan Roma kilisesi ile Ortodoks kilisesinin birleştirilmesi meselesi fetihle birlikte tamamen ortadan kalkmıştır. Bizans İmparatorlarının, Roma kilisesi kanalıyla Avrupa Hristiyan âleminin yardımını görebilme amaçlı bütün Hristiyan âleminde oluşturulmak istenen bu birleştirme planları yok edilmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, hadisindeki müjdeye mazhar olan Fatih, ilk Cuma namazını Ayasofya’da kılmıştır. Dünyadaki en önemli mabetlerden biri olduğu herkesçe kabul edilen Ayasofya Camii, İstanbul’un manevî merkezini teşkil etmektedir.
Fethin nişânesi olarak kabul edilen ve kıymet verilen Ayasofya Camii’ne Fatih Sultan Mehmed Han’dan itibaren büyük özen gösterilmiş, bakım-onarım faaliyetleri sürekli olarak yapılmış ve cami eskisinden çok daha sağlam bir yapıya kavuşturulmuştur. Artık bize düşen fethin sembolünü canı pahasına korumaktır.
Kemal DEMİR
YazarDünya gelip geçici, önemli olan ebedî hayata hazırlanmaktır. Mal, mülk, mevki, makam, para, pul, şan şöhret bizi aldatmasın. Önemli olan, Hak yolunda gerçek mü'min olarak yaşayarak gönül insanı olmaya...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Ahlak kavramı; “seciye, tabiat, huy” gibi anlamlara gelir. Ahlakın konusu, iyi ve kötü insan davranışlarıdır. Allah her insanı iyi ve kötüyü algılayacak bir kâbiliyette yaratmıştır. Dinî b...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
Fetih ruhu dirildi,Açıldı Ayasofya.Paslı zincir kırıldı,Açıldı Ayasofya.Melekler pervaz eder,Mü’minler niyaz eder;Dağılsın hüzn ü keder,Açıldı Ayasofya.Esti rahmet rüzgârı,Geldi İslâm baharı;Fâtih’in ...
Şair: Bestami YAZGAN
Balkanlarda İslâm’ın yayılıp neşvü nema bulması birincisi Kur’ân ve cami merkezli ikinci olarak ise tasavvuf ocakları vasıtasıyla olmuştur. Yüce kitabımız Kur’ân’ın ve hadis-i şeriflerin oluşturduğu a...
Yazar: Kemal DEMİR