Esmâü’l-Hüsnâ: El-Mübdi
Yüce Allah’ın en güzel isimlerinden birisi el-Mübdi’dir. “Bir işe başlamak, bir şeyi açmak, bir işi diğerlerinden önce yapmak, yaratmak” anlamındadır.
İslâm inancında, ilâh olmanın temel niteliği yaratmaktır. Ehl-i sünnet akidesinde, mecâzî mânâda bile olsa, insanın eylemleri hiçbir zaman “yaratmak” sözcüğüyle ifade edilmemiştir. Bunun yegâne nedeni, zihinde Allah’la rekabete girme endişesinin doğması korkusudur. Çünkü yaratma eyleminde bir şeyi yoktan var etme anlamı gizlidir.
İnsan ancak ölçüp-biçme ve planlama anlamına gelen takdir etmeyi, yani vardan var etmeyi açığa çıkarabilir. Bu amaçla Kur’ân’da, Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğu, Allah dışındaki varlıkların yaratıcı olmadığı ve yaratmanın birtakım üstün nitelikleri beraberinde gerektirdiği ortaya konunca, bu hususta Allah’ın yegâne yaratıcılığı belirgin bir şekilde vurgulanmış olmaktadır.
Şu âyetler bunun en açık kanıtlarıdır: “Allah, her şeyin yaratıcısıdır.”, “İşte her şeyin yaratıcısı, Rabb’iniz olan Allah budur. O’ndan başka ilâh yoktur.”, “Biz her şeyi bir ölçüyle yarattık.”
Bütün bu âyetlerden sonra, gerçekte yaratıcı olanın, varlığın hakiki sahibinin Allah olduğunu her aklıselim sahibi insan onaylar. Allah’tan başka yaratıcı bulunmadığından, O’ndan başka ilâh da yok demektir. Bu yüzden, Kur’ân’da, Allah’ı tanıtıcı en bâriz unsur olarak ‘yaratma’ mefhûmunu görmekteyiz.
Bu bağlamda, mutlak anlamda yaratıcı niteliğine sahip olan tek ilâh, Allah’tır. “O, her şeyin yaratıcısıdır, öyleyse O’na ibadet edin.” âyetinde, ibadet emri “yaratıcı” kavramına takibiyet bildiren “fa” harfi ile bağlanmıştır. Bu harf ile bir hükmün bir vasfa bağlanması, söz konusu vasfın o hükmün sebebi olduğunu ihsas ettirir. Dolayısıyla Allah’ın yaratıcı olması, ma’bûd olmasını gerekli kılmaktadır.
Öte yandan, İlâh kavramının tanımı da aynı gerekçeyle “yaratmaya, yoktan var etmeye ve îcâda kâdir olan” şeklinde yapılmıştır. “Ey insanlar, sizi yaratan Rabb’inize ibadet edin.” âyetinde de ibadetle yaratmanın birlikte zikredildiğini görmekteyiz.
İbadete müstahak olmanın ancak yaratma ile olabileceği sonucunu veren bu âyetle Allah, mükellef tuttuğu kullarına, neden dolayı ibadet etmeleri gerektiğini de açıklamıştır. Özellikle inkârcılara hitap edilen âyetlerde vahdâniyet ve rubûbiyetin delillerinin zikredilmesi manidardır.
Mü’minlere hitap eden âyetlerde, bu tür delillere fazla rastlanmaz. Çünkü mü’minler, hitaptan önce, zaten Rablerini bilmektedirler. Bu yüzden, Rablerini tanımayanlara yaratılış gibi deliller, mü’minlere ise nimetler ve vadedilen sevap hatırlatılır.
İnsanoğlu, yaratılış üzerinde düşünmelidir. Yaratılış üzerinde düşünmek, insanı Yüce Yaratıcı’ya götürür. Biz, Yüce Allah’ın mübdî oluşunu bitkilerden hayvanlara, gök cisimlerinden denizlerin yaratılmasına kadar her şeyde görebiliriz. Yine bu konuda, insanın yaratılış safhaları Cenâb-ı Hakk’ın el-Mübdi’ oluşuna delildir.
İnsanlar bu sûretle birbirlerine benzer ve diğerlerinden ferdî bir sûretle ayrılır. Yani insan, diğer insanlara hem benzer hem de benzemez. Bu da insana Allah'ın verdiği şekillendirme farkıdır ve O'nun bir yaratma mucizesidir ki gerçek sanat burada açığa çıkmaktadır. Zira her bir bireyin genetik kodu farklıdır.
Editör
YazarŞanı Şerefi Yüce, Yüceltilmiş (s.a.v)Peygamberimiz’in müberk isimlerinden bire de “Mükerrem” “Şanı şerefi yüce, yüceltilmiş”dir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), İslâm’ı yaymak için davetini...
Yazar: Editör
Ez-Zâhir: Varlığını ve Birliğini BelgeleyenEz-Zâhir, Allah’ın en güzel isimlerinden biri olarak, “varlığını ve birliğini gösteren birçok delil açısından âşikar” demektir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de, “O...
Yazar: Editör
Fatih Sultan Mehmed, Osmanlı İmparatorluğu'nun icraatları ve askerî dehasıyla öne çıkan padişahlarından biridir. 1432'de Edirne'de doğan Fatih Sultan Mehmed, hem Batı hem de Doğu kültürü eğitimi alara...
Yazar: Editör
Bu hayatta zaman içinde öğrendim ki, yaşama nasıl baktığın önemli… Kinle, nefretle, öfkeyle baktığında; kinle, nefretle, öfkeyle dolarsın. Sevgiyle, neşeyle baktığında yüreğin mutlulukla dolar. Dünyad...
Yazar: Eşref BOLUKÇU