Esmâ-i Nebî: Kamer
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'in mübarek isimlerinden biri de “Kamer/Ay yüzlü” idi. Dünyayı, ahireti ve hakikat yolunu, zulmet gecelerinin zifiri karanlığını aydınlatan ay yüzlü Peygamber’di. Her zaman karanlık yolları aydınlatacak bir ışığa ihtiyaç vardı.
Hidâyet yolunu aydınlatan bu ışık; ay yüzlü Hz. Muhammed (s.a.v.)'di. O’na uyan, yolunu şaşırmadan, karanlıklar içerisinde sağ salim yürüyecek, yolunu bulacak, hedefine ulaşacaktı. Fâsih Divanı’nda geçen aşağıdaki beyitte, dolaylı olarak Peygamberimiz’in şu hadis-i şerifine telmih vardır: “Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidâyeti bulursunuz.” Şöyle dillendiriyor Fâsih:
Engüşt-nümâ-yı âlem olursa n'ola o mâh
Ebrûsı âsumân-ı letâfet hilâlidür
O Sevgilinin yüzü, parlaklığı dolayısıyla Ay’a teşbih edilir. Ay nasıl gece karanlığını bölerek ortalığı aydınlatırsa, Peygamberimizin yüzü de inananların gönlünü aydınlatır. Sevgilinin kaşı da Ay’ın hilal şekline benzetilir. Şair, engüşt (parmak) ve mâh (ay) kelimeleri ile bize Peygamberimizin parmağıyla ayı ikiye ayırması mucizesini hatırlatır. Bu konuyla ilgili pek çok sahabiden rivayetler nakledilmiştir. Niyazî-i Mısrî de şöyle diyor:
Alur şems ü kamer nurı yüzünden
Saçun “velleyli” yeldalar Muhammed
Ehl-i beyti Mustafa da temiz ve temizleyicidir, bu nurdan en fazla feyizlenmiş olanların ilkidir. Allah'ın Sevgilisi, biri kendisine seslendiğinde veya kendisi sesleneceğinde bütün bedeniyle dönerdi. Bu hareket, 'Kulum bana bir adım geldiğinde, ben ona koşarım.' buyuran Allah'ın ilahi ahlâkına uymak içindi.
Çünkü O, Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanmıştı. Ne zihni şaşar ne gözü başka bir şeye bakardı. O, Ay'dı, bir adı da Kamer'di. Hilâl halindeyken halka gizlenir, sadece Rabb’iyle halvet olur, dolunaya dönüşür; bu sefer, halka bakan yüzü açılır. O, nebiler ve velîler göğünün Ay'ıdır, güneşidir. Yine şu beyitte, Peygamberimizin “şakk-ı kamer mucizesi” ile “ağaçların, davetine icabet etmesi” mucizesine telmih yapılmaktadır:
Bir parmağınla sîbini şakk eyledin mehin
Meşy etse da'vetinle şecer tan mıdır şehâ
Ahmet Paşa Divanı
Editör
YazarBu hayatta zaman içinde öğrendim ki, yaşama nasıl baktığın önemli… Kinle, nefretle, öfkeyle baktığında; kinle, nefretle, öfkeyle dolarsın. Sevgiyle, neşeyle baktığında yüreğin mutlulukla dolar. Dünyad...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Kimsesiz, fakir, Yemenli bir aileye mensuptu. Yâsir ailesinin genç evladı Hz. Ammar’ın gönlü, İslamiyet’le çarpıyordu. Mutlaka gidip Rasûlullah’ı görmeli, İslamiyet’i ondan öğrenmeliydi. Peygamberimiz...
Yazar: N.Nida DURAN
Altın kemer takmışlar Boğaz’ın bir yerine,Abide kondurmuşlar ünlü Beylerbeyi’ne.En nadide eserler Topkapı’da saklanmış,Erenler, evliyalar İstanbul’da toplanmış.Ey İstanbul, İstanbul hadisle kutlu şehi...
Şair: Rabia BARIŞ
El-Müteâlî: İzzet, Şeref, Mertebe ve Hükümranlık Bakımından En Yüce, Aşkın OlanEl-Müteâlî; şan, şeref, kudret ve kuvvet sahibi olmak mânâsındaki alâ kökünden türemiş bir sıfat olup “izzet, şeref, mert...
Yazar: Editör