Editörden: Ramazan'la Buluşmak
Çocukların sosyalleşmesi ilk olarak ailede başlar. Çocuklar konuşmayı, duygusal paylaşımları ve toplu yaşamın kurallarını ilk defa aile içinde öğrenirler. Aile aynı zamanda çocuğun kişiliğinin temelinin atıldığı yerdir. İnsanların kişiliğinin oluşmasında çok önemli bir parça olan din de ilk defa aile içinde öğrenilir.
Çocuklar aile içinde dinî sembolleri, ibadetleri, kutlamaları, görerek yaşayarak öğrenirler. Zaten çocuğun ilk dinî tecrübelerini uygulaması aile büyüklerini rol model almasıyla gerçekleşir. Rol model alınan anne ve baba figürleri aynı zamanda çocuğun dinî anlayışını da sosyalleşme sürecini de şekillendirir.
Özellikle anne ve babasını rol model olarak alan çocuklar Ramazan ayında diğer aylarda görmediği ibadet ve uygulamaları gözlemlerler.. Aynı anda oturulan iftar sofrası, yapılan sahur ve gidilen teravih namazıyla birlikte çocuk, yaşanılan farklılığın bilincine varmaktadır. Bir bilim insanımız şuna dikkat çekmektedir:
“Ramazan ayı, çocuğun oruç, zekât, sadaka, ibadet, zengin-fakir, teravih gibi birçok temel kavramı öğrendiği ve yaşadığı kültüre uyum sağladığı bir toplumsallaşma sürecidir. Kültürün nesilden nesile aktarılarak devam etmesinde sosyalleşmenin rolü oldukça büyüktür.
Bir toplum çocuk yetiştirme yolları ile kültürünü gelecek nesillere aktarır. Kültürün nesilden nesile aktarılmasında anne ve babanın tutumları oldukça önemlidir. Anne, babalar çocuğuna sosyalleşme ile kültürün aktarılmasında eğitsel bir rol üstlenmektedirler.
Örneğin, anne ve babasının sahur vakti yemek yediğini, gün içinde Ramazan öncesindeki yaşanılan hayattan farklı bir yaşamın gerçekleştiğini ve iftarda aynı sofraya oturulup aynı anda yemek yenildiğini gören birey, uyum sağlama eğiliminde olacaktır. Birey, anne ve babasından gördüğü davranışları taklit edecektir.
Oruç tutan anne ve babanın çocuklarının da oruç tutma eğiliminde olmalarının sebeplerinden biri bu yakınlık etkisidir. Ramazan ayı her gruptan bireyin benimsediği bir dinî vazife olmuş ve her kesimde çocukluğundan beri gelen, sürekli ve artan intibalarla daha Ramazan ayı biterken bile ‘Gelecek sene Ramazan’ına 11 ay kaldı.’ denilerek heyecanla gelecek seneninkine özgü düşünceleriyle güzel bir yıl geçirmişler ve hayatlarını Ramazan’a bağlamışlardır.”
Biz öyle bir güzel toplumsal kültür geleneğinden geliyoruz ki, Ramazan ayı hoşgörü ayıdır. Müslüman olmayan komşular bu ayda Müslümanlara çok saygılı davranırlar. İslâm dinine inanan kişiler için coşku ve heyecan içinde geçen Ramazan ayı Müslüman olmayanlar için de bazı farklılaşmaların olduğu bir ay olarak geçmiştir.
Farklı inancı benimseyen kişiler, oruç ibadetini yerine getirmiyor olsa bile Müslüman komşularına karşı saygılarını ifade etmek amacıyla açıktan bir şey yiyip içmekten uzak durmuşlardır. Sadece kendilerinin yemeleriyle ilgili davranışı yapmalarının yanında çocuklarının da yemelerine müsaade etmeyerek küçük yaştan itibaren saygı ve hoşgörü değerlerini çocuklarına öğretmek için çabalamışlardır.
Ramazan ayı; geceleriyle, sahurlarıyla, sonunda bayram sevinciyle bize kardeşliği, paylaşmayı ve ibadet ruhunu öğretmektedir. Hayırlı Ramazanlar.
Musa Tektaş
Editör
Yazarİnsanların birlik ve beraberlik içinde yaşaması çok önemlidir çünkü hiç kimse tek başına her şeyi başaramaz. Herkes zaman zaman yardıma ihtiyaç duyar ve dayanışma sayesinde zorlukların üstesinden geli...
Yazar: Editör
Çocuklara hoşgörü değerini öğretmek, aile ortamında başlar ve büyük önem taşır. Aile, çocuğun gelişiminde en etkili kurumdur ve anne-babaların tutumları, çocuk üzerindeki etkileriyle şekillenir. Hoşgö...
Yazar: Editör
Müktefî: İktifâ Eden, Yetinen (s.a.v.)Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mübarek isimlerinden bir de Muktefî idi. Hz. Peygamber’e (s.a.v.) risâlet görevi verildikten sonra o, vazifesini yerine getirebilm...
Yazar: Editör
Bugün kalktım sahuraAnnen babam birlikteBir huzur sardı biziRamazan’da dirlikteKuşluk vakti acıktımVardım annem yanınaSattım ona orucuAldım para yanımaBir güzel iftar ettimDaha akşam olmadanAlıştırın ...
Şair: Hulusi TATAR