Editör’den Merhaba
Sevgili arkadaşlar; Dokuzuncu Osmanlı padişahı olan Yavuz Sultan Selim’in babası Sultan II. Bayezid Han, annesi Dulkadiroğlu Alaüddevle’nin kızı Aişe Hatun’dur. 10 Ekim 1470’de Amasya’da doğdu. Küçük yaşta İstanbul’a gönderilen Selim, dedesi Fatih Sultan Mehmed Han’ın terbiyesinde yetişti. Kur’an-ı Kerim, tefsir, hadis ve fıkıh dersleri yanında yüksek fen ilimlerini de öğrendi. Arabî ve Farisî’ye mükemmel surette konuşacak şekilde vâkıf oldu. Çok çevik ve zeki idi. Bir defa dinlediğini kolay kolay unutmazdı. Spora meraklıydı. Ata binmek, güreş tutmak, ok atmak ve kılıç kullanmak hususunda büyük maharet sahibi oldu. Babası II. Bayezid Han padişah olduktan sonra Trabzon’a vali oldu. Trabzon’da devlet işlerinin yanında ilimle uğraşır ve büyük âlim Mevlâna Abdülhalim Hazretleri’nin derslerini takip ederdi. Bu arada edebiyat ve tarih ile de ilgilendi. Eyaletini çok güzel idare eden Selim’in bu sırada komşu devletler ile de münasebetleri oldu. 1512 yılının Nisan ayında babasının teklifi üzerine Osmanlı Padişahı olarak tahta oturdu. II. Bayezid oğlu Selim’e şu öğütlerde bulundu: “Eğer sana itaat edilmesini istersen daima hak sahibine hakkını ver ve herkese mütevazı ol, kimseye zulmetme. Allah’ın kulu isen O’nun emrine uyarak adaletli ol. Allahu Teâlâ seni bu ülkelerin saltanatına nail kıldığı için kendine gaflet uykusunu haram kıl. Zira halkın sana güvenip uyumaktadır. Kimseyi öfke ile azarlama, memleket ehlini huzursuz kılma. İntikam almayı terk et; zira intikam, intikam almağa ve insanı zorluğa düşürür ve kalpten sevgiyi söküp çıkarır. Şu anki kuvvet ve elindeki güce güvenip de kimseye zulmetme, zira bu mülk kimsede baki değildir, felek elbet senin de sırtını yere getirir.” Celalzâde Mustafa Yavuz Sultan Selim Han’ı şöyle tarif ediyor: “Mal, mülk ve cevherin yanında hiç değeri yoktu. Bütün âdeme hükümdar olmaktansa zavallı bir gönlü üzüntüden kurtarmayı tercih ederdi. Yüksek mevkilere hak kazananlara hakkını vermeyi severdi. Sözünde durmayan, dönek ve korkak kimselere iltifat etmezdi.” 1517’de Kahire’nin alınmasından sonra Yavuz Sultan Selim Kahire’de Memlük Devleti’ne bağlı bulunan Abbasilerden halifeliği aldı. Yavuz Sultan Selim’in halifeliği alması ile Kahire’de bulunan kutsal emanetleri İstanbul’a getirildi. Osmanlı Devleti, İslâm dininde bağlayıcılık ve güç sağlayan ilk halife olan Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim oldu. 12 Eylül 1520’de “Aslan Pençesi” adı verilen bir çıban yüzünden 50 yaşında iken İstanbul’da vefat etti. Yavuz Sultan Selim’in hizmetlerini ve şahsiyetini öğrenip, örnek almalıyız.
Musa TEKTAŞ
YazarTasavvufta mârifet; kişinin kendini tanıyarak Rabb’ini tanıması, Allah dostlarına âşinâlık kazanması, hakîkat bilgisine erişmesi ve irfân meclislerine kavuşarak, âriflerin sırrına vâkıf olması şeklind...
Yazar: Musa TEKTAŞ
“Türkçe Ağzımda Annemin Ak Sütü Gibidir.” Yahya Kemal Beyatlı Sevgili çocuklar; Başlıktaki sözün güzelliğine bakar mısınız? Millî Şair Yahya Kemal, Türkçe’ye olan sevgisini güzel bir benzetmeyle ...
Yazar: Sırrı ER
"Hulûsi Efendi, Gerek Eğitim Yönünden Gerekse Ekonomik Yönden Vatana Millete Faydalı İşler Yapılmasını Arzu Ediyordu.”Sayın Bakanım, sizinle bir Darende, Hulûsi Efendi muhabbeti yapmak istiyoruz. Bu k...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Tasavvufî Türk Edebiyatı ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)- Tasavvufî Türk Edebiyatı deyince ne anlıyoruz hocam? - Geleneğimizde tasavvuf, yalnızca dinî kuralları ihtivâ eden bir anlayış değildi...
Yazar: Musa TEKTAŞ