Doğaya İyi Davranmak
Sevgili çocuk dostlarım;
Bugün Uzun Kulak’la ormana gittik. İnsanlar yaz sıcağından kurtulmak için, yiyecekleriyle birlikte ormana gelerek yiyip içip güzel vakit geçiriyorlar. Biliyorsunuz ağaçlar havayı temizler ve dünyamızı güzelleştirir. Her bir ağaç çok kıymetlidir. Bu sebepten doğada hem ağaçların sayılarının artırılması hem de var olanların çok iyi korunması gerekir. Hafize Teyze bir defasında ormanda yürürken, bu sebepten ormanlık alanlarda ateş yakılmasının yasak olduğunu söylemişti.
Uzun Kulak’la ben, siz insanları anlamakta güçlük çekiyoruz. Çünkü bugün ormanda piknikçilerden bazılarını, bekçilerin olmadığı yerde ateş yakmaya çalışırken gördük. Uzun Kulak hemen yüksek sesle havlamaya başlayınca, bir görevli geldi ve onları uyardı.
Aslında bence ateş yakmaya çalışanların ormandan çıkarılması gerekir. Uzun Kulak’la bir diğer şaşırdığımız nokta ise, insanların sağa sola çöplerini atmış olması. Biz hayvanlar âleminde doğayı kirleten hiçbir hayvana rastlamadık. İnsanlar ise elleriyle çöplerini toplayıp çöp kutularına atabilecekken etrafa atabiliyor. İşte biz bunu hiç anlamıyoruz. Hafize Teyze Ömer’le Zeliş’e hep şöyle söyler:
- Torunlarım! Allah bize birçok nimet verdi. Ağaçlar, su, hava, denizler, göller ve daha birçok. Biz bunların kıymetini bilmeyip hor kullanırsak zamanla hepsi elimizden gider.
Etrafa saçılmış çöpleri görünce, Hafize Teyze’nin dedikleri geldi aklımıza. Uzun Kulak kızgınlıkla birkaç kez havladı ve sonra bana bakıp;
- Haydi Camgöz, dedi.
Anlamıştım ne demek istediğini. Ağzımızla hemen çöp poşetlerinin uçlarından tutarak yakındaki çöp bidonuna doğru götürmeye başladık. Bir süre sonra iki tane çocuk bizi fark etti. Biraz bizi izledikten sonra, onlar da bizimle toplamaya başladılar. Dördümüz kısa sürede etrafı temizlerken, ileride bir adamın çekirdek yiyerek kabuklarını yere attığını gördük. Hepimiz kızgınlıkla koşarak yanına vardık. Ben miyavlayıp Uzun Kulak da havlarken çocuklar da bir ağızdan;
- Amca ya çekirdek yeme ya da kabuklarını yere atma, diye bağırdılar.
Adam bir an ne diyeceğini şaşırdı. Şaşkınlığı geçince;
- Tamam. Durun kızmayın. Yemiyorum artık, dedi.
O gün akşama kadar ormanda gönüllü çevreci olarak dolaştık. Bizi gören kimse çöp atmadı ama yarın ne olur bilmiyoruz. Dediğim gibi doğanın her türlü güzelliğinden faydalanan insanların doğaya neden bu kadar kötü davrandığını biz hayvanlar hiç anlamıyoruz.
Görüşmek üzere çocuklar, hoşça kalın…
Raziye SAĞLAM
YazarTorun sevgisi bu dünyadaki en güzel sevgilerden biridir. Biri dört, diğeri iki yaşında olan Atlas Kerim ve Ada Melike’yle en güzel oyunları oynarken bunun daha çok farkında oluyorum. Çocukların büyüdü...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Daha önceki yazımda bahsettiğim gibi, Yunanistan’dan cennet vatanımıza İpsala Sınır Kapısı’ndan giriş yaptık. İstanbul’a dönmeden Edirne’ye gideceğiz. Muhteşem Selimiye’de namaz kılmak, meşhur yaprak ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Asker Abi merhaba,Benim adım Namık. Annem bana hamileyken babamla birlikte Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre adlı oyununu seyretmişler. Oyun, Kırım Savaşı sırasında Silistre Kalesi’nin kurtarılmasın...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Safiye Hüseyin, Osmanlı’nın ilk hasta bakıcılarındandı. Savaş sırasında Reşit Paşa Vapuru Hastanesinin baş hastabakıcısıydı.Burada, yüzlerce Mehmetçik’in yarasını bir anne şefkatiyle sarmıştı.Safiye H...
Yazar: İsmail ÇOLAK