Depremzedelere Ramazanda Da Ensar Olabilmek
6 Şubat sabahı Kahramanmaraş merkezli “Asrın Felaketi” olarak tarif edilen bir depremle uyanmıştık. Tarihinin en büyük depremiyle karşılaşan ülkemiz, yaraları yine devlet ve millet olarak el ele vererek sarmaya çalıştı. Depremzede kardeşlerimizin yaralarını sararken de ensar olmaya çalıştı.
Rabb’imize hamdolsun ki tekrar ramazan ayına kavuştuk. Ramazan ayının manevî havasını teneffüs ediyoruz. Rabb’imizin rahmetinin sağanak sağanak üzerimize yağdığı bu günlerde, bizler de depremzede kardeşlerimiz için elimizden geleni dün olduğu gibi bugün de yapmaya devam etmeliyiz. Çünkü rahmet ayındayız. Şeytanların zincire vurulduğu, cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı bu ayda kardeşlerimize daha fazla ensar olmak için çabalamalıyız.
Depremzede kardeşlerimize ensar olabilmek için de şunlara dikkat etmeliyiz:
Depremzede kardeşlerimiz için bir şey yapılacağı zaman lütfen mazeret üretmeyelim. Çünkü mazeret üretmek kolaydır. Bazı insanlar depremzede bir kardeşimiz için bir şey yapılacağı zaman “Gençler gitsin, gençler yapsın!” diyor. Yine bazı kardeşlerimiz yardım yapılması konusu açılınca da “Devlet yapsın, zenginler yapsın!” diyor.
Gençler gitsin fakat depremzede kardeşlerimiz için bir yere gidilmesi gerekiyorsa bizim de gitmemiz gerekiyor. Devletimiz zaten bütün imkânlarıyla deprem yerindeydi ve hâlâ da orada. Devletimiz ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra duyarlı zenginlerimiz de üzerlerine düşenleri fazlasıyla yaptılar ve yapmaya da devam etmektedirler.
Burada sorgulanması gereken, bizim üzerimize düşeni yapıp yapmadığımızdır. Çünkü cennet isteme konusu açıldığı zaman herkes cennete gitmek istiyor. Hiç kimse gençler ya da zenginler gitsin demiyor. Hastası, yaşlısı, genci, fakiri, zengini velhasıl herkes…
Millet olarak en çok yardım yaptığımız ay ramazan ayıdır. Zekâtlarımızı, sadakalarımızı, hayır hasenatlarımızı genelde bu ayda yaparız. Onun için depremzede kardeşlerimiz için yardım yapacağımız zaman en sevdiğimiz şeylerden yapmalıyız ki bu da genelde paradır.
Ramazanda alışkanlık hâline getirdiğimiz kumanya paketleri yerine depremzede kardeşlerimiz için nakdî yardım daha makbul olacaktır. Nakdî yardım, öncelikli ihtiyaçları gidermede daha uygundur. Çünkü depremzede kardeşimiz, yardım kolisini satıp çocuğuna bayramlık alamaz fakat nakdî yardımla bayramlık da alabilir şeker de alabilir.
Malum deprem 11 ilimizi etkileyince ve yıkımı da büyük olunca depremzede kardeşlerimiz ülkemizin dört bir yanına muhacir olarak gittiler. Gittikleri illerde kimisi KYK yurtlarında kalırken kimisi de evlerde kalmaya başladılar. Bir muhacir olarak memleketlerinden uzak, bir o kadar da buruk bir ramazan geçirmektedirler.
Bulunduğumuz yerdeki depremzede kardeşlerimize bu süreçte maddî ve manevî olarak destek vermeye devam etmeliyiz. Bu kardeşlerimizi yurtlarında ya da evlerinde ziyaretlerimizi eksik etmemeliyiz. Sofralarımızı açmalıyız. Sofralarına destek olmalıyız. Bir ihtiyaçları varsa imkânımız ölçüsünde gidermeye yoksa gidermek için aracı olmaya gayret göstermeliyiz. Zekât ve fitrelerimizi bu kardeşlerimize vermeye özen göstermeliyiz.
Depremden en çok etkilenenlerin başında çocuklar gelmektedir. Yaşadıkları depremi küçücük yüreklerinde anlamlandırmaya çalışırken bazen tarifi imkânsız duygu yoğunluklarına girebilirler. Buna bağlı olarak özellikle de ergenlerin söz ve davranışlarında âni değişiklikler olabilir.
Bu süreçte çocukları anlayışla karşılamak gerekir. Çocuklarla bu süreçte iletişim kurarken etkin dinlemeye ve ben dilini kullanmaya özen göstermeliyiz. Çünkü bu süreçte çocukların, en çok, anlaşılmaya ihtiyaçları vardır. Bunun yanında evimize davet ederek çocuklarımızla kaynaşmalarını sağlamalıyız.
Çocuklarımıza gösterdiğimiz alakayı onlara da göstermeliyiz. Bir selam, bir tebessümü onlardan esirgememeliyiz. Yine ramazanın sonu bayram. Sanki bir iki çocuğumuz daha varmış gibi, depremzede çocuklara da bayramlık alalım. İnanın, onların gözlerindeki teşekkür anlamındaki ışıltı dünyalara değişilmez. Bunu yaşamak gerekir.
Depremzede kardeşlerimizin yürekleri yangın yeri gibidir. Çünkü birçoğu evini yurdunu geride bırakırken eşini, çocuklarını, anne babasını, akraba ve komşularını enkazın altında kaybetmiş olarak ilimize gelmişlerdir. Depremde yıkım büyük olunca yara da büyük olacağından depremzede kardeşlerimizi incitecek söz ve davranışlardan özellikle uzak durmak gerekir.
Deprem konusunu açmamaya ve depremle ilgili soru sormamaya özen göstermeliyiz. Çünkü yara taze. Eğer kendileri açarlarsa da empatiyle dinlemeliyiz. Her konuda yanlarında olduğumuzu hissettirelim, yeter.
Depremzede kardeşlerimiz de duaya devam etmelidirler. Çünkü duanın manevî faydaları kadar psikolojik faydalarının da olduğunu unutmamak gerekir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
M. Emin KARABACAK
YazarEl-Muhsî: Bütün Ayrıntıları ve Tek Tek Her Şeyin Sayısını Tam Olarak BilenEl-Muhsî; esmâ-i hüsnâdan biri olup “gizli ve aşikâr her şeyi tek tek, bütün ayrıntılarıyla bilen, sayan, anlayan” anlamına ge...
Yazar: Editör
Bir avuç tebessüm koydum yanaklarına Alnındaki çatık kaş çizgisi, silinsin diye... Bir avuç tebessüm koydum gözlerine Işıltısı hayata yansısın diye... Bir avuç tebessüm koydu...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Çok sevdiğim bir ağabeyim yayınevi kurmaya karar verdiğinde böyle sürpriz problemlerle karşılaşacağını hiç düşünmemişti şüphesiz.Daha ilk adımda bir çelme ki sormayın.Şöyle oldu:Öğrencilik yıllarından...
Yazar: Sema KORKMAZ
Sabır ve irade, çocuk eğitiminde kişilik eğitimi ve karakter oluşumu için kazanılması ve kazandırılması gereken önemli değer ve kavramlardır. Sabır, mevcut koşullara dayanma gücüdür. Sabır, kişinin, a...
Yazar: Eşref BOLUKÇU