ÇOCUKLARIN BAŞARI DÜZEYLERİ VE EBEVEYN BEKLENTİSİ
Çocukların başarı düzeyleri ile ilgili onların kapasitelerinin üzerinde bir ebeveyn beklentisi, onların kendilerini yetersiz hissetmelerine ve her şeyi tamamen bırakmalarına neden olabiliyor. “Ben zaten anne babamın beklentisini karşılayamıyorum, zaten beceremiyorum.” şeklinde düşünerek hiçbir çaba göstermeyebiliyorlar. Burada, çocuğumuzun okulu ve öğretmeni ile iletişime geçerek, çocuğumuzu tanımaya gayret göstermeliyiz. Bununla ilgili önemli bir diğer husus ise, çocuğun gayretini görüp olumlu ifadelerle geri bildirim vermek. Sonuç ne olursa olsun çocuklarımızın çabasını takdir etmemiz gerekir ki onların yapabilmeye dair istek ve şevkleri artarak devam etsin. Gösterilen çabanın göz ardı edilerek hep en iyisine odaklanan mükemmeliyetçi anne baba tutumu ile çocuğun motivasyonu kırılacaktır. Bazen de anne babalar, çocuklarını okula ve öğrenmeye teşvik etmek amaçlı, iyi niyetle onları bir başkası ile kıyaslayabiliyorlar. Ağabeyinin karnesi, kardeşinin puanı ya da komşunun çocuğunun başarısı ile kendi çocuğunu kıyaslayabiliyorlar. Hatta bazen ebeveyn, “Ben senin yaşındayken...” diye başlayarak çocuğu kendisi ile kıyaslayabiliyor. Kişiyi bir başkası ile kıyaslamak, ona yapılabilecek en büyük zulümdür. Biz yetişkinler kendimizin bir başkası ile kıyaslanmasından nasıl hoşlanmıyorsak ve bu bizim için bir motivasyon kaynağı olmuyorsa çocuklar için de durum aynen geçerlidir. Çocuklara yaş ve gelişim seviyelerine uygun sorumluluk vererek onların kendi yetkinliklerini sınama fırsatları oluşturabiliriz. Çocuklarda sorumluluk bilinci, çocuğun okula başlaması ile birlikte gelişmez. Okul öncesi dönemde, bu bilincin mutlaka verilmesi gerekir. Çünkü sorumluk bilinci gelişmeyen çocuk; okul, ders gibi kendi sorumluluklarını da üzerine almayacaktır. Çocuğu, “O, sadece ders çalışsın.” diyerek evden ve hayattan izole etmek, çocuğun yaşı ilerlese de olgunlaşamamasına neden olabilmektedir. Çocukların kendilerini yönetebilme, zaman tanzimi yapabilme ve işlerini organize etme becerilerinin gelişmesi için onlara mutlaka sorumluluk verilmelidir. Ayrıca, sorumluluk bilinci gelişen çocuk, “Bana haz veren şeyleri bir süre rafa kaldırıp sorumlu olduğum şeyleri yapacağım.” şeklinde düşünerek başladığı işte sebat gösterecektir. Son olarak, çocukların bir konuda iç motivasyon gerçekleştirebilmesi ve bu konuda da kararlılık gösterebilmeleri için o konu ile ilgili alınan kararlara mutlaka dâhil edilmeleri gerekir. Karar alırken nedenlerin mutlaka açıklanması gerekiyor. Çocuğumuzun ruhuna iyi gelen bir şeyle onu besleyerek çocuğumuzun bir nedene tutunmasını sağlayabiliriz. Sadece bir şey istemek ve dayatmak, verimi düşürür. Çocukların kısa vadeli ulaşabilecekleri hedefler koymalarına yardımcı olabiliriz. Hedefi gerçekleştirmek için yapması gereken görevlerinde erteleme davranışı varsa küçük basamaklara ayrılmış ve öncelikleri belirlenmiş bir plan oluşturabiliriz. Bu durum, onlardaki belirsizliği giderecektir. Bu dünyada insanın ardında iz bırakacağı başarılı bir hikâyesinin olması, onun kendine belirlediği amaca adanmışlığı ve uğraştığı işten aldığı doyumla çok yakından ilgilidir. Kişinin işini severek yapması, onda bitmek bilmeyen bir enerji ve beraberinde üretkenlik getirecektir. Çocuklarımızın da ailesi, ülkesi ve insanlık için nitelikli işler yapabilmeleri adına, onları bilgiye ulaştıracak öğrenmeye istek duymaları aynı zamanda ilgileri doğrultusunda amaç edinmeleri gerekir ki işini seven yetişkinler olsunlar. Kendi güçlü yönlerini fark ederek belirlediği hedefe odaklanan, bu konuda da kararlılık gösteren öz güveni ve motivasyonu yüksek çocuklar yetiştirebilmek duasıyla...
Asuman DÜZGÜN
YazarÖz güven nedir? Öz güven nasıl oluşur? Öz güvenin temelleri ne zaman atılır? Öz güven yani kendine güven öyle bir şeydir ki okul başarısında, sosyal ortamda, arkadaşlık ilişkilerinde, mutlu olmada,...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Çocukluk yıllarımıza doğru zihinsel bir seyahate çıktığımızda ilk hatırımıza gelen, o dönemde oynadığımız oyunlar ve oyun arkadaşlarımız olur. Ve yine çocukluğunu doyasıya yaşayanlar dediğimizde ise, ...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
“Güven”, bir kimseden beklediğimiz vasıfların, o şahısta mevcut olduğunu görmektir. Bu duyguyu günlük hayatımızda “itimat etme” olarak da kullanırız. “Ben ona itimat ettim, o bana itimat etti.” gibi.....
Yazar: Editör
Allah, insanı yaratılmışların en şereflisi (eşref-i mahlûkat) olarak yaratmıştır ve herkese de farklı kabiliyetler vermiştir. Okulda belli bir eğitim programını takip ederek, ailede ve çevrede ise göz...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL