BAYRAM HAZIRLIĞI
Bayram geliyor. Evimizde tatlı bir telaş var. Bayram hazırlıklarına başladık bile. Bu gün babaannemle annem mutfakta baklava açıyorlardı. Benim onları seyrettiğimi görünce annem, - Beyzanur bize yardım eder misin kızım? Daha ben cevap vermeden, - Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp avucunun içinde yuvarlayacaksın. Sonra da nişasta dolu kabın içine atacaksın tamam mı? - Tamam. Hamur bitene kadar bu işleme devam ettim. Annem nişasta dolu kaptan bezeleri alıp tabak büyüklüğünde açıyordu. Babaannem de açılan hamurları oklavayla biraz daha büyütüp, aralarına ceviz serperek tepsiye diziyordu. Arada, nerede o eski bayramlar nerede diye söyleniyordu. Eski zamanlarda bayramlar daha neşeli geçermiş. Çeşit çeşit yemekler yapılıp misafir ağırlamakta yarışılırmış. Tam işimi bitirmiş mutfaktan çıkıyordum ki, - Torunlarım neredesiniz? Bozuk paralarınızı getirin bakalım. Bütünleyelim. Dedem bayrama yakın kumbaramızdaki bozuklukları alır, bize bütün para verirdi. Cebine doldurduğu kâğıt ve bozuk paraları üçer beşer çocuklara dağıtırdı. Çocuklar mutlu olurdu, dedem de öyle... Getirdiğimiz paraları sayarken bir yandan, - Bayram hazırlığı torunlarım. Bayram hazırlığı... O sırada Enes: - Bizim harçlıklar da hazır mı dede? - Elbette! Gülüştük. Ablamın seslenmesiyle salona koştum. - Beyzanur banyodan toz bezi getirir misin? Anlaşılan bayrama kadar Beyzanur ismini çok sık duyacağım. Doğrusu bu kadar işe yaradığımı ben bile bilmiyordum. Beyzanur koş, Beyzanur gel, Enes diyen pek yok. Babamın, babaanneme ve dedeme “Hadi bakalım çifte bayram yapacaksınız.” dediğini duydum. Sonradan öğrendim ki dedemler bayram sonrası Malatya'ya gideceklermiş. Hem ihvan kardeşlerini hem de Somuncu Baba Külliyesi’ni ziyaret edeceklermiş. Enes, “Somuncu Baba kimdir?” diye sorduğunda dedem, - O bir Allah dostudur torunum. Birçok talebe yetiştirmiştir. Hayatı boyunca İslâm’a hizmet etmiştir. Somuncu Baba lakabıdır. İsmi kaynaklarda; Hamid-i Veli, Şeyh Hamidi Veli, Hamidüddün-i Veli, Hamid Hamideddin-i Veli gibi şekillerde geçmektedir. Bayram sonrası kısmet olursa Malatya’dayız. Baban da işinden izin alabilirse hep birlikte gideceğiz. Dedem çok sevinçliydi. Bizim de gitme ihtimalimizin olması beni de sevindirdi. Kalemi elime almış bu gün yaşadıklarımı yazarken işte yine ben çağrılıyorum. - Beyzanur! Benimle markete gelir misin? Şeker ve çikolata alacağım, hangileri güzel, sen bilirsin... - Hemen geliyorum babacığım!
Nurçiçek YILMAZ
YazarParmağımda uğur böceğim Onu ben çok severim Kırmızı elbisesi Siyah düğmesi. Uç böceğim uç Sevdiklerimize selam götür Uç böceğim uç. Konduğun insanlara Sevgi bağı oluştur. Kalbimizin neşesi....
Yazar: Hülya YILMAZ
Enes ile ben grip olduk. İki gündür okula gidemiyoruz. Doktor dinlenmemizi ve ilaçlarımızı düzenli kullanmamızı tavsiye etti. Annem, dedem ve babaannem de gribe yakalanınca telaşlandım. Bu salgın hast...
Yazar: Nurçiçek YILMAZ
Bir Anadolu kasabası olan Darende’de dünyaya gelmişti Hulûsi Efendi. Kanatlı kapılı büyük evlerinin bahçesi sanki bir gül bahçesiydi. Gül dallarının, meyvelerle dolu kayısı ve elma ağaçlarının altında...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Hüsrev Paşa, sadrazamın elini öpmek için eğildi. Bir de ne görsün? Sadrazamın eteğinde kan lekeleri vardı. Durakladı ve şaşırdı. İçine bir şüphe düştü. Yavaşça başını kaldırdı. Sadrazamın aksakalına d...
Yazar: İsmail ÇOLAK