Balkanlarda İslâm’ın Sembolü: Camiler ve Tekkeler
Balkanlarda İslâm’ın yayılıp neşvü nema bulması birincisi Kur’ân ve cami merkezli ikinci olarak ise tasavvuf ocakları vasıtasıyla olmuştur. Yüce kitabımız Kur’ân’ın ve hadis-i şeriflerin oluşturduğu ana kaynak camilerde ve civarındaki medreselerde Müslümanlara anlatılmış ve gönüllerde kök salmıştır. Onun için İslâm’da birliğin sembolü olan camiler var olduğu sürece İslâm’ın varlığının delili olduğu muhakkaktır.
Bugün Balkan ülkeleri diye anılan “Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan”da, 3200 civarında caminin faal olarak açık olduğunu bilmek bizi sevindiriyor.
19.asırda başlayan savaşlar ve iç karışıklıklar ile Balkanlarda İslâm düşmanlığı şiddetlenmiş, değişik şekillerde günümüze kadar devam edegelmiştir. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı neticesinde hemen hemen bütün bölgede cami ve faaliyetlerine sistematik bir şekilde engeller getirilmeye çalışılmıştır.
Çeşitli bahanelerle camiler yıkılmış, buralarda görev yapan imam ve müezzinler için caydırıcı önlemler alınmaya başlanmıştır. İslâmî değerlerinin yayılmasını önlemek kastıyla din görevlileri sürgün edilmiş, hapis cezasına çarptırılmıştır. Böylece cami sayılarında fevkalade azalmalar olmuştur.
Kosova, Makedonya, Bosna Hersek ve Karadağ’da camiler açık gibi dursa da denetim altında tutulmuştur. Yıkımlar, zulümler giderek artmış, bu uygulamalar 1991-1999 yılları arasında Sırbistan ve Hırvatistan’ın, Bosna ve Kosova’daki savaş yıllarında zirveye ulaşmıştır. Bosna’da 691 cami ve 110 mescidin, Kosova’da son savaş döneminde 218 caminin yakıp yıkıldığı bilinmektedir.
Hâli hazırda Kosova’da 713, Makedonya’da 657, Arnavutluk’ta 694, Karadağ’da 123, Bosna Hersek’te 1300, Preşova Vadisi ve Sancak’ta 220 caminin var olduğu tespit edilmiştir.
İslâm’ı gönüllere nakşeden ikinci etken ise tekkeler ve dergâhlardır. Hacı Bektaş-ı Velî, Bahâeddin Nakşbendî, Abdülkadir Geylanî, Mevlânâ Celâleddin-i Rumî gibi şahsiyetlere dayanan silsileler sûfî gönüllüler ile Balkan topraklarında İslâm’ı yaşamış ve yaşatmışlardır.
Bugün Balkan coğrafyasında; Kosova, Arnavutluk, Makedonya, Bosna-Hersek’te tarikatlardan Nakşbendî, Kadirî, Melamî, Halvetî, Sadî, Rufaî, Çeştî gibi ocakların hâlen devam ettiği bilinmektedir. Ecdadımız fethettikleri bölgelerde tekke ve zâviyeler kurmuş, halkı Müslümanlaştırmış ve şehirlerin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Yerleşim yerlerinin isimlerine bakıldığı zaman derviş veya meşhur sûfîlerin veya tasavvuf kurumlarının isim olarak verildiği görülmektedir.
Sûfîler bütün yerleştikleri ve yaşadıkları toprakları imâr ve ihyâ ettikleri gibi Balkanlardaki tabiî çevre güzelliğini muhafaza ederken, tekke ve dergâhların muhitlerini ihya etmiş, ayrı bir canlılık kazandırmışlardır. Evliyâ Çelebi 17. yüzyılda gördüğü Balçık Akyazılı Sultan Tekke ve Türbesi’ni anlatırken çevresinin İrem Bağları gibi mamur olduğundan, çeşit çeşit çiçekler ve güllerle süslendiğinden, bahçede ötüşen bülbüllerin ziyaretçilere hayat bahşettiğinden övgüyle bahsetmektedir.
Tasavvuf ehli ağaçlandırma faaliyetlerine ayrı bir önem vermiş zâviyelerin etrafını zümrüt yeşili hâlini getirmişlerdir. Blagaj’da Buna Nehri kenarında inşa edilen tekkenin çevreyle uyumu ve tabiî güzelliği asırlardır bu sûfî düşüncenin güzelliğini yansıtmaktadır.
Kemal DEMİR
YazarTarih boyunca Kafkasya, jeopolitik ve jeostratejik önemi nedeniyle tüm devletlerin ilgisini çekmiştir. Bölgedeki enerji zenginlikleri uluslararası ilginin yanı sıra etnik ve iç savaşlara, politik soru...
Yazar: Kemal DEMİR
1. Sâkiyâ mest-i gamım bâde-i gülfâmı getirHicr-âlûde-demim ol câm-ı fercâmı getir2. Öpdürüp sâgarın ağzın sürâhîden mey sunTerk-i yâd-ı gam edip zevk ile eyyâmı getir3. Sana tâ‘at yeter ey sâlik-i me...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Nefs-i emmâre, insanı kötü ve günahkâr işlere yönlendiren, hayvânî ve dünyevî zevklere sevk eden kötü bir içsel güçtür. Sünbül Sinan Efendi’ye göre, bu durumda rûh, nefsin etkisiyle yaralanır ve şeytâ...
Yazar: Kemal DEMİR
Bir milletin en büyük gücü, fertlerinin birbirine bağlılığı, gönülden gelen sadâkati ve ortak değerleri etrafında kenetlenmesidir. Tarih boyunca nice zorluklar, işgaller, saldırılar ve ihânetler, mill...
Yazar: Kemal DEMİR