Anlaştık Mı Ferdacığım?
Ferda, anne ve babasının tartışma seslerini duymamak için kulaklarını kapattı. Bu sıralar ne kadar çok kavga ediyorlardı. Yoksa artık birbirlerini sevmiyorlar mıydı? Boşanacaklar mıydı? Ya öyle bir şey olursa, boşanırlarsa… Henüz on yaşındaydı. Ne yapardı! Mahkeme onu annesine mi babasına mı verirdi?
“Ne annemden ne de babamdan vazgeçmek istemiyorum.” düşünceleri içindeyken gözyaşları yanaklarından aşağıya süzülüyordu. Tam o sırada telefonu çaldı. Arayan en yakın arkadaşı Gökalp idi.
Gökalp arkadaşının sesinden onun ağladığını anlamış ve neyi olduğunu sormuştu. Ferda’nın dili çözülmüş ve evde yaşanan olayları anlatıvermişti.
Gökalp onu sakinleştirmek için kendi anne ve babasının da zaman zaman tartıştığını ama sonra sorunun tatlıya bağlandığını söylemişti. Endişe duymamasını büyüklerin de çocuklar gibi kavga edebileceğini sonra barışacaklarını da sözlerine eklemişti.
Telefonu kapattıklarında Ferda hâlâ içini çekiyordu. Elini yüzünü yıkamak için yerinden kalktığında büyükannesinin odasının kapısında durduğunu fark etti.
“Gelebilir miyim Ferdacığım?” diye sordu Kamuran Hanım.
“Tabii büyükanneciğim.”
“Güzel torunum biliyorum çok üzgünsün. Anne ve babanın seslerini ben de işittim, üzüldüm. Bazen yetişkinler anlaşamayabilir. Bunu konuşarak çözseler iyi olur. Ancak bazı zamanlarda birbirlerine öfkelenebilirler. Hem ev halkını rahatsız eder, onları üzerler hem de bağırmaktan ne dediklerini duyamazlar. Birbirleriyle iletişim kuramaz olurlar. O zaman hemen çözülebilecek bir sorun büyür ve içinden çıkılmaz bir durum alabilir. Anlattıklarımı anladın mı Ferdacığım?”
“Evet büyükanneciğim.”
“Güzel. Aslında seninle başka bir konuyu konuşmak istiyorum. Aile içinde yaşanan olaylar dört duvar içinde kalmalıdır. Aile mahremiyeti denen bir şey vardır. Bu olanlar yani anne ve babanın tartışması mahremdir. Evde yaşananlar özel bir alanı kapsar. Diyeceğim odur ki… Başkaları bilmemelidir. Az önce üzüldüğünü düşündüğüm için yanında olmak istedim. Arkadaşınla konuştuğunu işitince odana girmedim fakat konuşmalarını istemeden de olsa duydum. Bu görüşme beni çok üzdü çünkü evin, ailenin mahremiyetini hiçe sayarak her şeyi ona anlattın. Bu yaptığın doğru bir davranış değil. Atalarımız ‘Kan kussak da kızılcık şerbeti içtik.’ demeliyiz derdi. İbadetimizle ilgili de böyle bir söz vardır ‘İbadette gizlidir, kabahat de.’ Kısaca gizli kalması gereken konuları dışarıdan insanlara anlatmamamız gerekir. Anlaştık mı Ferdacığım?”
“Anlaştık büyükanneciğim. Mahremiyet konusunu bilmiyordum. Anlattığınız için teşekkür ederim.” demişti ki babası gülümseyerek odanın kapısında belirdi.
“Ferda, anne hadi hazırlanın, dışarı yemeğe çıkacağız.” dedi.
Büyükannesi ile göz göze geldi Ferda. Demek ki anne babası arasındaki sorun çözülmüştü. Mutlu oldu.
Sibel UNUR ÖZDEMİR
YazarKitap fuarının son günüydü. Sevilen Yazar Bartu Soyalan kitaplarını imzalıyordu. Standa gelmesinin üzerinden yaklaşık iki saat geçmişti. Nihayet imza için bekleyen kuyruk bitmiş, o da rahat bir nefes ...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Hayata şiir yazan, umuda türkü yakanAydınlık yarınlara gülen gözlerle bakanMesleğine ilk aşkla bağlanan kutlu hakanSayenizde şanslıdır öğrenciler her zamanÖğretmen kimliğiniz, kutsaldır görevinizEğiti...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Asker Abi merhaba,Benim adım Namık. Annem bana hamileyken babamla birlikte Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre adlı oyununu seyretmişler. Oyun, Kırım Savaşı sırasında Silistre Kalesi’nin kurtarılmasın...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Bugün çok mutlu ve heyecanlıyım. Anneannem, babaannem, dedem, teyzem ve halamlar bize geldiler. Bu akşam soframız şenlikliydi. Yemeğimizi yedik. Güldük, eğlendik, şarkılar söyledik. Dedem çocukluğunda...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR